Bu Blogda Ara

Güzel Sözler

özürlü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
özürlü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Kasım 2013 Cumartesi

Polio ve Post Polio Sendromu

Akut Poliomyelit
Poliomiyelit, beyin ve spinal kord on boynuz hucrelerini tutan akut viral bir hastaliktir. Virus, spinal korddaki motor noronlari boylu boyunca hasara ugratir. Motor korteks, premotor kortikal alanlar, bulbus ve retikuler formasyon da etkilenebilir (1). Ilk kez 1789'da ingiltere'de gorulen poliomyelit, 1950'lerde ciddi epidemilere yol acmistir. Ukemizde de 1957 yilinda ciddi epidemi gorulmustur.
Epidemiler sirasinda poliomyelitin 4 ayri klinik tipi tanimlanmistir.
Subklinik polio: Hasta enfeksiyondan haberdar degildir ve enfeksiyona aktif immunite kazanir.
Abortif polio: Akut solunum enfeksiyonu veya gastroenteriti taklit eder. Ates, bas agrisi, kusma, ishal, bogaz agrisi gibi semptomlar ortaya cikar.
Nonparalitik polio: Bas agrisi, boyun, bel ve ekstremite agrisi, ates, kusma, letarji, irritabilite, boyun ve belde, ozellikle hamstring kaslarinda spazm ve hassasiyetle gider.
Paralitik polio: Non-paralitik polio semptomlarina ek olarak kas gucsuzlugu vardir. Uc; formda gorulebilir:
a. Spinal polio: Alt motor noronlarin hasarina ve noronal kayiplara bagli olarak ilgili kaslarda flask paralizi gelisir.
b. Bulbar polio: Retikuler formasyon ve beyin sapindaki kranial sinir cekirdeklerinin tutulusuna bagli olarak kranial sinirler tarafindan innerve edilen kaslarda gucsuzluk soz konusudur.
c. Ansefalitik polio: Nadir gorulur. Beyin noronlarinin hasarina baglidir.
Akut enfeksiyon sirasinda %95'lere varan oranda motor noron kaybi gelisebilir. Ancak saglam kalan motor noronlardan gelen kollateral innervasyon ile gucsuzluk onlenmektedir. Dolayisiyla klinik olarak gucsuzluk ortaya cikmasi icin belli sayinin uzerinde kayip olmasi gereklidir. Bir baska deyisle, klinik paralizi olmaksizin asiri oranda motor unit kaybedilmis olabilir. Hayvan deneylerinde, gorunen bir kas gucsuzlugu icin motor noronlarin %60'inin kaybolmus olmasi gerektigi gosterilmistir (2). Bu bulgular, akut enfeksiyon sirasinda etkilenmedigi dusunulen, kas gucu normal olan kaslarda ortalama %40 oraninda motor noron kaybi oldugunu gosteren elektrofizyolojik calismalarla desteklenmistir (3).
Paralitik polioda, paralizi progresyonu genellikle 5-7 gun sonra durur. Daha sonra geride kalan motor noronlar tarafindan kasin reinnervasyonu, kas lifi hipertrofisi ve muhtemelen kas lifi tipi trans formasyonu gibi fizyolojik adaptasyon mekanizmalari sonucu kas gucunde kismi duzelme olur. Bunu bir miktar fonksiyon duzelmesiyle giden stabil bir donem takip eder ve uzun yillar boyunca noromuskuler tablo stabil kalir. Bu donemde, gelisen kollateraller nedeniyle saglam kalan motor noronlar daha fazla sayida kas lifini innerve ederler.
Post-Polio Sendromu
Tanim ve Tam Kriterleri
1950'lerdeki asilama kampanyalarindan sonra poliomyelit hizla eradike edilmistir. Ancak gunumuzde dikkatler, akut poliomyelit enfeksiyonundan yillar sonra gelisen yeni noromuskuler semptomlar uzerine yogunlasmistir. Bu tablo onceleri polionun nadir bir gec donem komplikasyonu olarak kabul edilmis, 1985 yilinda Halstead ve Rossi (4) tarafindan post-polio sendromu (PPS) olarak adlandirilmistir. PPS, polio enfeksiyonundan yillar sonra ortaya cikan, yeni gelisen ve yavas ilerleyen gucsuzluk, atrofi, yorgunluk ve agri ile karakterize klinik tablo olarak tanimlanmistir. Bu calismacilar tarafindan ortaya atilan ilk tani kriterleri soyle idi:
1. Bilinen, guvenilir paralitik polio hikayesi,
2. Akut poliomyelit sonrasi kismi veya tam norolojik ve fonksiyonel iyilesme,
3. En az 15 yil sureli norolojik ve fonksiyonel stabilite donemi,
4. Stabil donem sonrasi su saglik problemlerinden en az ikisinin gelismesi: asiri yorgunluk, kas ve/veya eklem agrisi, hastaliktan etkilenmis/etkilenmemis kaslarda yeni baslayan gucsuzluk, yeni kas atrofisi, soduk intoleransi ve
5. Bu yeni saglik problemlerine yol acacak tibbi durumlarin dislanmasi.
Bu kriterlerle, sadece iki semptom ile PPS tanisinin konulabilecegi gorulmektedir. Ornegin; kas atrofisi ve soguk intoleransinin olmasi PPS tanisi icin yeterli olmaktadir. Bu kriterler Halstead tara findan 1991 yilinda yeniden duzenlenmis, diger semptomlar eslik etsin veya etmesin "tedrici veya ani baslangicli yeni norojenik gucsuzluk" semptomu PPS tanisinda zorunlu bir kriter olarak kabul edilmistir (5). 2000 yilinda 3 ayri arastirmaci (1,6,7). PPS'nin non-paralitik polio gecirenlerde de goruldugunu, bu nedenle kriterlerden paralitik polio oykusunun cikarilmasi gerektigini one surmuslerdir. Bu arastirmacilardan Halstead (7), nonparalitik polio sonrasi tipik PPS klinigi, fizik muayene bulgusu ve EMG'de yaygin un boynuz tutulusu olan 4 vaka yayinlamis; aciklanamayan yorgunluk ve kas gucsuzlugu ile gelen her eriskin olgunun ayirici tanisinda paralitik polio oykusu olsun olmasin mutlaka PPS dusunulmesi gerektigin belirtmistir. Bu arastirmacilari destekler sekilde On ve ark. (8) da ilk hastalikta etkilenmeyen ekstremitelerin %36'sinda polio sekeli ile uyumlu EMG bulgulari oldugunu, yeni gucsuzluk yakinmasi olan ekstremitelerin %45'inde subklinik tutulus oldugunu gostermislerdir. PPS tani kriterleri 2001 yilinda tekrar gozden gecirilerek bir takim degisiklikler yapilmistir (9). Gunumuzde en yaygin kabul edilen tani kriterleri bu kriterlerdir (Tablo 1).
Gorulme Sikligi ve Risk Faktorleri
PPS prevalansi kullanilan tani kriterlerine ve calisilan populasyona gure degistiginden, degisik veriler elde edilmektedir (10-14). Ancak, tanindikca gorulme sikliginin arttigi, polio gecirenlerde %80'e varan oranlarda goruldugu bildirilmektedir. Hastaneye basvuran olgularda prevalansin %69-92 oranina ulastigi bildirilmistir (11).
Akut poliomyelit sonrasi sekel kalan gucsuzluk ve sakatligin derecesi PPS gelisiminin tahmininde onemlidir. Akut polioda daha fazla gucsuzluk olmasi (4,15), daha uzun sure hospitalize edilme (4,16) EMG'de daha fazla on boynuz hucresi kaybinin olmasi (4,17), polio gecirilen yasin buyuk olmasi (19), akut poliodan sonra gecen surenin uzunlugu (15), kadin cinsiyet (19), kilo alimi uykusu, asiri fiziksel aktivite (20), dusuk sosyo-ekonomik duzey (19) ve birlikte olan hastaliklar (19) PPS gelisiminde diger risk faktorleridir.
Etiyopatogenez
Gec donemdeki noromuskuler bozulma icin bircok patofizyolojik ve fonksiyonel mekanizma one surulmekle birlikte henuz tam olarak aciklanamamistir. Orijinal enfeksiyonun yaygin patolojisi nedeniyle gec donemde ortaya cikan fonksiyon kayiplarinin mekanizmasinda bircok faktorun etkili olabilecegi dusunulmektedir. Etiyopatogenez ile ilgili une surulen hipotezlerin baslicalari sunlardir:
1. Motor noron kaybi: Gec donemde ortaya cikan kas gucsuzlugunde, zaten azalmis olan motor noronlarda gorulen daha ileri kayiplar en cok sorumlu tutulan mekanizmadir.
Bu kayiplarin muhtemel bir nedeni, motor noronlarin yaslanmayla iliskili olumudur. Yaslanmayla birlikte motor noron sayisinda azalma kacinilmazdir. PPS'li hastalardaki motor noron kaybi derecesinin normal yaslanmayla beklenenden daha hizli olup olmadigi konusunda literaturde celiskili ifadeler yer almaktadir. Bazi arastirmacilar, motor noron kaybinin yaslanmaya bagli beklenen kayip oranina benzer oldugunu one surmuslerdir (1). Ancak degisik norofizyolojik teknikler kullanilarak yapilan arastirmalarda, motor noron kaybinin normal yaslanmayla beklenenden daha erken ve daha hizli oldugu gosterilmistir (3,21). Bu arastirmacilara gore, orijinal hastalik sirasinda enfekte olmus ve iyilesmis motor noronlar gercekte hasara ugramislar ve oksidatif metabolizmalari, protein sentezleri ve aksonal transportlari bozulmustur. Hasarlanmis glial, vaskuler ve lenfatik yapilar nedeniyle bu motor noronlar erken dejenerasyona gitmekte ve artmis metabolik ihtiyaci karsilayamayan motor noronlar daha erken olmektedir. Motor noron kaybinin nedeni ne olursa olsun, tum calismacilarin birlestigi ortak nokta, orijinal hastalik sirasinda bir motor noron tarafindan innerve edilen kas lifi sayisi arttigindan motor noronlarda yaslanmayla gelisen kayiplarin kas gucunu daha fazla etkiledigi ve zaten performansi dusuk olan PPS hastalarinda onemli fonksiyonel kayiplara yol actigidir.
Yogun reinnervasyon sonrasi saglam motor noronlarin kaybolan noronlan kompanse etmekte yetersiz kalmasi diger bir gorustur. Anormal genislemis motor unitlerin stabil kalmayip, bir sure sonra dejenerasyona gittigi, reinnervasyonun da hasari karsilamaya yetmedigi, bunun da cesitli kas gruplarinda gucsuzluk olarak ortaya ciktigi kabul edilmektedir (21,22).
Bir diger muhtemel mekanizma, persistan latent virusun reaktivasyonuna veya poliovirusun RNA fragmanlarina karsi immun sistem araciligiyla gelisen reaksiyonlara bagli olarak ortaya cikan motor noron kaybidir. Kucuk capli bir calismada (23), PPS'li hastalarin beyin-omurilik sivilarinda poliovirus saptanmistir. PPS'li hastalardan alinan biyopsi urneklerinin yarisinda, kas atrofisi ve denervasyona ek olarak perivaskuler ve irterstisyel inflamatuvar hucre odaklari, aktive T hucreieri, IgM ve IgG antikorlan gorulmustur (24). Ayrica bu hastalarin beyin omurilik sivilarinda proinflamatuvar sitokinlerin ve TNF duzeyinin diger non-inflamatuvar nurolojik hastaliklara gure arttigi gusterilmistir (25). Ancak bu mekanizma henuz genis capli calismalarla desteklenmemistir.
2. Kas lifi meta bolizmasindaki degisiklikler: Celiskili sonuclar olmakla birlikte, yapilan bazi calismalarda, PPS'li hastalarin kas biyopsisinde oksidatif ve glikolitik enzim aktivitesinin azaldigi gosterilmistir (26). Bu bulgu, kas performansinin biyokimyasal duzeyde bozuldugunu gostermektedir. Ancak cogu calismada enerji metabolitleri ile kas gucu ve semptomlar arasinda korelasyon saptanmamistir.
3. Noromuskuler bileske iletiminde bozukluk: Buyumus motor unitlerin tum kas liflerinin innervasyonunu saglamakta yetersiz kalmasi ve terminal aksonal filizlenmede sekonder yetmezlige bagli noromuskuler bileskede iletim bozuklugu soz konusudur. Bu durum, elektron mikroskopi calismalarinda genislemis terminal aksonlarda azalmis asetilkolin vezikullerinin gosterilmesiyle (27) ve tek lif EMG incelemelerinde artmis jitter ve blok saptanmasiyla desteklenmistir (28,29). Noromuskuler bileske bozuklugunun dzellikle yorgunluk semptomunun altinda yatan mekanizma olabilecegi une surulmekle birlikte, jitter ve blok oraninin semptomlarla korele olmadigi gosterilmistir (29).
4. Duger spinal kord yapilarinin sayi ve fonksiyonundaki degisimler: Poliovirusun akut hastalik sirasinda sadece spinal motor noronlan degil spinal korddaki ve santral sinir sistemindeki diger noronlan ve yollari da etkiledigi bilinmektedir. Yapilan bir calismada, poliomyelitli hastalarda interlimb refleks yanitlar elde edilmis, bunun da internoronal kayiplarla aciklanabilecegi ve bu kayiplarin PPS'deki yorgunluk ve gucsuzlugun nedeni olabilecegi one surulmustur (30).
Calismalar gucsuzluk uzerinde yogunlasmakla birlikte, son yillarda yorgunluk semptomunun nedenleri uzerinde daha fazla durulmaya baslanmistir. Yorgunlugun nedeni olarak periferik ve san tral mekanizmalar one surulmustur. Periferik yorgunlugun temel mekanizmasinin genislemis kas liflerindeki noromuskuler iletinin ve sarkopiazmik retikulumda kalsiyum transportunun bozulmasi ile ilgili oldugu kabul edilmektedir (31). Daha kucuk motor noron havuzundaki genislemis motor unitlerin metabolik ihtiyacinin daha fazla olmasi (32), kas lifi metabolizmasindaki degisiklikler (28), noromuskuler iletim bozukluklari, motor noronlarda dejenerasyon ve yaslanmaya bagli kayiplar (20) one surulen diger bazi mekanizmalardir. Santral yorgunluk ise kronik agri, tip A kisiligi, depresyon, uyku bozukluklari ve solunum disfonksiyonu, retikuler aktive edici sistemin tutulusu (6) ile iliskilendirilmektedir. Agre ve ark. (33) semptomatik poliolularin asemptomatik olanlara gore daha aktif oldugunu ve bu yuksek aktivite duzeyinin semptomlara neden olabilecegini, bu hastalarin aslinda kendi kisitli kapasitelerine kiyasla asiri aktif olduklarini ve bunun asiri kullanma problemleri ve yorgunluga yol acabilecegi one surmuslerdir.
Tani
PPS tanisi, ayrintili anamnez ve fizik muayene ile ve semptomlari aciklayabilecek diger tibbi durumlarin dislanmasi ile konur. En sik gorulen semptomlar gucsuzluk, yorgunluk ve agridir (8,11,34,35).
* llerleyici kas gucsuzlugu. Poliomyelit enfeksiyonundan etkilenen kaslarda olabilecegi gibi, etkilenmedigi dusunulen, subklinik tutulumlu kaslarda da gorulebilir. Gucsuzluk asimetrik veya yamali olabilir.
* Yorgunluk: Sik gorulen bir yakinmadir. Yapilan calismalarda normal kontrollerle ve PPS olmayan poliomyelitli hastalarla karsilastirildiginda yorgunluk siddetinin daha yuksek oldugu (36) ve kisiyi en fazla rahatsiz eden yakinma oldugu (37) gosterilmistir. Genel yorgunluk (santral) veya aktivite ile iliskili kas yorgunlugu (periferik) Seklinde karsimiza cikabilir. Genei yorgunluk, gun icinde aksama dogru giderek artan ve fiziksel aktivite ile kdtulesen, grip benzeri yorgunluk tipi olup uyku ihtiyaci artar, gun icinde dinlenme aralari siklasir ve konsantrasyon azalir (31). Kas yorgunlugu ise, kas enduransinda azalma, kolay yorulma ve aktivite ile artan kas gucsuzlugu seklinde olup, dinlenme ile rahatlar. En onemli ozelliklerinden biri, egzersiz sonrasi iyilesme suresinin uzamasidir (31). PPS'de gorulen yorgunlugun temel olarak periferik yorgunluk oldugu kabul edilmektedir.
* Agri: Sik gorulur. PPS ile iliskili agri, eklem ve kaslarin yanlis ve/veya asiri kullanimina baglanmaktadir. Yapilan calismalar fiziksel aktivite ile agrinin iliskisini gostermistir (33). Ancak agri eklem dejenerasyonuna ve skolyoz gibi iskelet deformitelerine, myofasiyal agri sendromu veya fibromiyaljiye bagli da olabilir. Bu nederle PPS olmayan olgularda da siklikla karsilasildigindan sadece PPS'li hastalara ait bir semptom degildir.
* Solunum yetmezlikleri. Ozellikle bulbar polionun gec komplikasyonu olarak bildirilmistir. Bu nedenle rezidu solunum kasi gucsuzlugu olan olgularda en belirgindir. Yeni solunum guclukleri solunum kasi gucsuzlugu disinda skolyoz, amfizem, kardiyovaskuler yetmezlik ve kdtu posture bagli da olabilir.
* Yutma guclugu. Bulbar ve norbulbar PPS'de gorulebilir. Farinks kaslarinda subklinik asimetrik gucsuzluk hemen her zaman vardir.
* Uyku bozuklukiari: Beyin sapindaki solunum merkezlerinin etkilenmesi, bu hastalari apne gelisimine yatkin hale getirmektedir. Rezidu bulbar disfonksiyonu olanlarda veya ciddi solunum sorunu yasamis olanlarda nadir degildir. Hayatta kalan bulbar retikuler noronlarin rezidu disfonksiyonuna bagli santral apne veya faringeal gucsuzluk, skolyoz veya amfizeme bagli obstruktif apne seklinde gorulebilir. Apne solunum kaslarindaki guc kaybina bagli ortaya cikabilir. Ancak normal populasyonda da sik gorulmesi nedeniyle hastaliga ozgu olarak kabul edilmemektedir. Polio geciren hastalarin yaklasik %63'unde uykuda anormal hareketler olup bunlarin %52'sinin uyku bozukluguna yol actigi bildirilmistir. Bu hareketlerin nedeninin spinal kord, serebellar nukleus, retikuler formasyon, bazal ganglion ve talamus hasari oldugu dusunulmektedir.
* Fasikulasyon: Kas fasikulasyonlari tanimlanmis olmakla birlikte, siklikla gec muskuler gucsuzlukle iliskili olmayip yeni gucsuzlugu olmayan gec poliolularda da gorulur.
Ayirici tani
PPS semptomlari ozellikle yasli populasyonda siklikla karsilasilan nonspesifik belirtilerdir. PPS bir dislama tanisi oldugundan, tanida gucluklerle karsilasilabilir (Tablo 2). Bu nedenle cogu klinisyen daha ilimli tani kriterleri kullanmayi tercih etmekte, ya da bazi yeni problemleri polionun gec donem etkileri olarak adlandirmaktadirlar. Ornegin; baston kullanimina bagli omuz osteoartriti, ilerleyici skolyoza bagli solunum yetmezligi gibi. Laboratuvar tetkikleri (manyetik rezonans goruntuleme, bilgisayarli tomografi, kas biyopsisi, elektromiyografi) kas gucundeki azalmanin derecesinin ortaya konmasindan cok diger durumlarin dislanmasinda onemlidir.
PPS ile birlikte olan hastaliklar ve bunlara bagli kullanilan ilaclar PPS semptomlarini arttirabilir. Diuretik ve laksatifler sinir ve kaslarin normal fonksiyonu icin gerekli esansiyel minerallerin azalmasina neden olurlar. Antibiyotikler, kemoterapi ajanlari sinir hasarina katkida bulunurlar. Kas gevseticiler ve anti hipertansifler (beta bloker, kalsiyum kanal blokeri) yorgunluk ve gucsuzlugu arttirabilir. Kolesterol dusurucu ilaclarin (statin) yorgunluk ve gucsuzlugu arttirdagina dair anekdotal kanitlar vardir. Bu nedenie hastanin kullandigi tum tibbi tedaviler guzden gecirilmelidir.
Elektrodiagnostik testler
Gunumuzde elektrodiagnositik testler, noron hasari ve olumunu takiben gelisen motor unit anormalliklerini gosteren en iyi diagnostik aractir. PPS'de elektrodiagnostik incelemelerin amaclari sunlardir:
1. Tipik ait motor noron tutulusunun gosterilmesi,
2. Benzer semptomlara neden olabilecek diger durumlarin dislanmasi,
3. Birlikte olan sinir ve kas patolojilerinin tanisi (radikulopati, tuzak nuropati),
4. Motor noron kaybinin derecesinin belirlenmesi.
Ancak paralitik poliolu hastalarda PPS olsun veya olmasin anormal bulgular saptanir. Bu nedenle bu testler PPS ile PPS olmayanlar arasinda ayirimi yapamazlar. Cunku stabil ve unstabil olgular arasinda cok buyuk farkliliklar bulunmamaktadir.
Konvansiyonel igne EMG
Gecmiste polio gecirildigine dair en onemli delil, EMG'deki tipik bulgularin varligidir. Hem stabil hem de unstabil poliolularda, kronik denervasyon ve reinnervasyonun gostergesi olarak cok buyuk ve genis sureli motor unit potansiyelleri (MUP) gorulur. Kantitatif EMG ile gusterilen MUP degisiklikleri, motor unitlerin terminal reorganizasyonuyla iliskilidir. Bu degisiliklerin kas gucu ve semptomlarla iliskileri konusunda celiskili sonuclar bulunmaktadir. Bazi calismalarda guc ve endurans ile iliskili bulunmazken (38) bazilarinda ise PPS semptomlari olan olgularin MUP amplitudlerinin daha buyuk oldugu (39) gosterilmistir. Akut denervasyon gostergesi olan fibrilasyon ve pozitif keskin dalga potansiyellerinin PPS tanisi icin anlamli olmadigi kabul edilmektedir (3).
Motor Unit Sayisi Tahmini
Polio enfeksiyonunun motor noron kaybina yol acmasi, ve PPS'li olgularda fonksiyon goren motor noronlarda daha ileri kayip olabileceginin dusunulmesi motor unit sayimi tekniklerinin kullanimini akla getirmistir. McComas ve ark. (3) tarafindan PPS hastalarinda motor unit sayimi yapilmis, orijinal hastalik sirasinda etkilendigi bilinen kaslarin %87'sinde, onceden etkilenmedigi dusunulen kaslarin %65'inde motor unit sayisinin normalegore azaldigi gosterilmistir.
Tek lif EMG
Noromuskuler bileske tutulusu tek lif EMG incelemelerinde artmis jitter ve blok saptanmasiyla gosterilebilir (29,40). Ancak noromuskuler bileskede fonksiyonel ve yapisal anormallikler saptanmasi PPS teshisi icin gerekli degildir.
Makro EMG
Makro EMG, motor unitin butununun elektriksel aktivitesini kaydeden bir metoddur. Kayitlamalar ozel bir kanal araciligiyla bir motor unite ait kas liflerinin tumunden yapilir. Daha buyuk bir kayitlama alani oldugundan, konvansiyonel EMG'ye gore motor unitin daha buyuk bir kisminin potansiyelleri kaydedilir. Makro MUP amplitud ve alani, motor unitteki kas liflerinin sayi ve buyuklugunu yansitir. Motor unit sayisinin azalmasi motor unitlerin buyumesi ve her bir motor unitteki kas lifi sayisinin arttigini, dolayisiyla reinnervasyon kapasitesini gosterir. Bu da, klinik kas gucsuzlugunu kompanse eden etkin bir mekanizmadir.
Poliomyelit geciren kisilerde makro MUP amplitudunun 3-42 kat arttigi gusterilmistir (17,41). Amplitud artisinin normal degerlere gore orani, kaybolan on boynuz hucre sayisinin tahmininde kullanilabilir (17): Eger akut polio sonrasi kas lifi sayisinin azalmadigini, iyilelme surecinde tum denerve kas liflerinin reinnerve oldugunu ve kas lifi capinin degismedigini dusunursek, bu deger yaklasik olarak her motor unitteki kas liflerinin tahmini sayisini verir. Amplitud 5 kat artmissa, her motor unitte 5 kat fazla kas lifi oldugunu, bu da motor unitlerin %20'sinin kaldigini gusterir. Normalin 10 kati amplitud, noronlarin %90 kaybina karsilik gelir. Ancak bu hesapiama, motor unitteki kas liflerinin hipertrofisine bagli amplitud buyumesini hesaba katmaz. Daha onceki biyopsi calismalarinda, poliolu hastalarda kas lifi kesitsel alaninin 2,2 kat arttigi gosterilmistir. Bu nedenle bulunan deger 2,2'ye bolunerek duzeltilmis deger hesaplanabilir. Ornegin; amplitud 9 kat artmissa gercekte artis 92,2= 4,1'dir. Boylece kalan motor unit orani: %100/4,1=%24 olur.
Makro MUP amplitudu ile kas gucu arasinda negatif korelasyon oldugunu gosteren calismalar oldugu gibi (29), cogu calismada bu iliski gosterilememistir (17,41). Bunun muhtemel nedeni, kas gucunun motor noron sayisi, her motor unitteki kas lifi sayisi ve capi, noromuskuler iletim ve reinnerve kas liflerinin mekanik Szellikleri bircok faktore bagli olusudur. Eger fonksiyon goren motor unitlerde aksonal dejenerasyon ve reinnervasyona gitmeyen kayip varsa makro MUP amplitudu degismezken kas gucu azalir. Bu hasta ndronlar hastaligin akut fazinda gorulup sonra gorulmezler. Eger reinnervasyon basarili ise, fakat her motor unit tarafindan gerceklestirilen guc normal motor unitlere gore azalmissa makro MUP amplitudu artarken kas gucu buna karsilik olarak sekilde artmaz. Reinnervasyon, maksimal reinnervasyon kapasitesine ulasana kadar denervasyonu kompanse eder. Bu asamadan sonra motor unit kaybi kompanse edilemez. Devam eden motor unit kaybi Minige yeni gucsuzluk olarak yansir. Cunku bu genislemis motor unit kayiplari artik reinnervasyonla kompanse edilememektedir. Cok buyuk ve cok az motor unit kaldiginda, hastalar yeni gucsuzluk icin artmis risk altindadir.
PPS ve Yasam Kalitesi
Yasam kalitesini degerlendirmeye yunelik PPS'ye ozgu bir olcut bulunmamaktadir. Nottingham Saglik Profili, SF-36, ve Yorgunluk Etki Skalasi en sik kullanilan olcutlerdir. Bu olcutlerle yapilan calismalar, PPS ile iliskili yeni semptomlarin fonksiyon kaybina ve yasam kalitesinde belirgin bozulmaya yol actigini gustermistir (36,42-44). Kas fonksiyonundaki ilerleyici kayiplar, dzellikle kas gucu zaten cok zayif olan ve gunluk yasam aktivitelerini gerceklestirmek icin maksimal kapasitelerini kullanan hastalarin yasantilarinda onemli gucluklere yol acabilmektedir. Yorgunluk semptomunun da yasam kalitesi uzerinde olumsuz etkisi oldugu gosterilmistir (36,37). Yapilan calismalarin ortak noktasi, PPS semptomlarinin en unemli etkisinin mobilite ile iliskili aktiviteler uzerinde oldugu, ozellikle merdiven inip cikmakta, uzun sure ayakta kalmada ve yurumede gucluge yol actigidir. Celiskili sonuclar elde edilmekle birlikte, semptomlar sosyal iliskilerde de bozulmaya yol acabilmekte, emosyonel durumu olumsuz yonde etkileyebilmektedir.
Prognoz
PPS hastalarinin subjektif semptomlarinda, fiziksel disabilite ve kardiyovaskuler kondisyonlarinda 3-5 yillik takiplerde nasil bir degisim oldugu degisik calismalarda arastirilmis ve farkli sonuclar elde edilmistir. Calismalarin ortak noktasi, hastaligin dogal gidisinin yavas progresyon olmasidir. Bu calismalardan birinde, 3-5 yillik donem sonrasi subjektif semptomlarinda, fiziksel disabilite ve kardiyovaskuler kondisyonlarinda belirgin bozulma bulunmustur (45). Azalmis aerobik kapasiteye eklenen kilo alimi, semptom ve disabilitenin artmasinda unemli bulunmustur. 6 yillik prospektif bir calismada, fiziksel fonksiyon ve yasam kalitelerindeki degisimin stabil olanlardan farkli olmadigi, baslangictaki gucsuzlugun derecesinin en unemli prognostik faktur oldugu gosterilmistir (46). Daha yakin zamanda yapilan 4 yillik prospektif takip calismasinda ise kas gucunde hafif azalma oldugu, yasam kalitesinde degisme olmadigi ve sakatlik duzeyinde minimal degisiklik oldugu gosterilmis, bu sonuclarin uygulanan tedavilere bagli olabilecegi one surulmustur (47). PPS'li hastalarin kas gucleri ve elektrofizyolojik bulgularindaki degisimler de arastirilmistir. Stabil ve unstabil olgularin degerlendirildigi 4 yillik bir takip calismasinda, unstabil olgularin izometrik kas guclerinde anlamli dusus, stabil olgularin makro MUP amplitudlerinde anlamli artis saptanmistir (17). Ancak diger bir calisma da, 7 yillik donemde unstabil poliolularin kas gucu kaybinin stabil olanlardan farkli olmadigi gosterilmistir (48). Motor unit sayisinda 2 yil sonraki kontrollercle ortalama %13,4 dusus oldugu, bu kaybin yaslanmaya bagli kayiplarin 2 kati oldugu gosterilmistir (3).
Tedavi
PPS tedavisine yonelik bircok calisma yapilmis olmakla birlikte, gunumuzde sendromun kendisine yonelik etkin bir farmakolojik veya ozgun bir tedavi bulunmamaktadir. Ancak teclavide multiclisipliner yaklasim esastir. Yapilan son bir calismacla, boyle bir yaklasimla uzun donemde fiziksel, psikolojik ve fonksiyonel olcutlercle belirgin duzelmeler oldugu gosterilmistir (49). Avrupa Noroloji Federasyonu (The European Federation of Neurological Societies; EFNS), kanita dayali tip temelinde PPS tedavi kilavuzu yayimlamistir (Tablo 3) (50). Bu kilavuzda, belli bir tedavi ile ilgili yapilmis calismalarin kalitesine gore oneri duzeyleri belirlenmistir (Tablo 3) (51). Burada, bu kilavuz temel alinarak tedavi yontemleri gozden gecirilecektir.
Ilac Disi Tedavi Yontemleri
PPS hastalarincla yasamaya devam eden motor unitlerin kas liflerinde devamli denervasyon ve reinnervasyon soz konusu olup, asiri fiziksel aktivitenin motor unit kaybini hizlandirdigi bilinmektedir. Bu hastalarda kas gucu kaybinin kompanse edilmesincleki yetersizlik de goz onune alindiginda, temel tedavi stratejisi egitim, asiri yuklenmeyi onleyen yasam tarzi degisiklikleri, hafif ortezler ve yardimci cihaz kullanimiyla asiri yuklenmenin azaltilmasi olmalidir.
Egitim: PPS hakkinda bilgi edinmek tedaviye uyum acisindan hasta ve ailesi icin cok onemlidir. Destek gruplari ile kencline yardim, grup katilimi ve pozitif aktivitenin cesaretlendirilmesi yararli olabilir. Yeni semptomlarin deneyimi ve yardimci cihaz kullanimi orijinal hastalikla ilgili kotu hatiralari yeniden hatirlattigindan kisisel ve aile destegi cogunlukla gerekli olmaktadir.
Yasam Tarzi degisiklikleri: PPS tedavisinde temel olmakla birlikte cogu hasta tarafindan kabul edilmesi guc olmaktadir. Gunluk yasam aktiviteleri icin adaptif teknikler ve enerji tasarrufu yontemleri kullanmalidir. Kasin hizli yorulmasinin ve tum vucut bitkinliginin onlenebilmesi icin gunluk islerin bolunmesi ve 10 dakikadan fazla suren, agri veya yorgunluga yol acan aktivitelerclen kacinilmasi onerilmeli, ambulasyon sureleri kisaltilmalidir. Bircok hastada mesleki adaptasyonlar gerekli olabilmektedir (ogretmen ise oturarak ders anlatma gibi).
Vucut agirligi kontrolu: Tek basina kilo kaybinin PPS semptomlarini azalttigina dair bilimsel kanit bulunmamaktadir. Asiri kilolu hastalarin semptomlarinin normal kilolu olanlara gore daha fazla olmadigi gosterilmekle birlikte (11), kilo alimi PPS gelisimi icin onemli bir risk faktoru olarak kabul edilmektedir (15). Bu nedenle PPSli hastalarin kilo almamasi, mumkunse vermeleri onerilmelidir (Evre 4 kanit duzeyi) (50).
Yardimci cihaz ve ortezler: Yuklenmenin azaltilmasi icin yardimci yurume cihazi kullanimi onerilmekle birlikte cogu hasta tarafindan reddedilmektedir. Agir metal ortezlerden hafif karbon ortezlere gecisin yurume yetenegini arttirdigina dair Evre 4 duzeyinde kanit bulunmaktadir (52,53). Ancak, cihaz kullanmakta olan hastalarin cogu cihazlarinin degistirilmesine, cihaz kullanmayanlar veya kullanmayi birakmis olanlar ise cihaz kullanmaya karsi direnc gostermektedirler.
Egzersiz: PPS semptomlari kaslarin ve eklemlerin asiri kullanimindan (overuse), yanlis kullanimindan (misuse) veya kullanilmasindan (disuse) kaynaklanabilir. Bu durum, PPS'li hastalarda egzersizin cesaretlendirilmesi veya yasaklanmasi yonunde celiski yaratmaktadir. Ancak PPS'li hastalarda egzersizin etkinligi ile ilgili yapilmis cok sayida calisma, kisiye ozel planlanmis dusuk yogunluklu aerobik egzersizlerin ve dusuk-orta yogunluklu guclendirme egzersizlerinin kas gucu ve performansinda, kardiyovaskuler kondisyon ve dayaniklilikta ve yasam kalitesinde artisa yol actigini gostermistir. Bu nedenle egzersizin, kasin ve yasayan motor unitlerin butunlugune ek bir zararli etki vermeyecek, maksimal duzelmeyi saglayacak ve asiri yuklenmeyi engelleyecek sekilde planlanmasi buyuk onem tasimaktadir. PPS'li hastalarda egzersiz recetelenirken dikkat edilmesi gereken noktalar sunlardir:
1. Egzersiz programi kisiye ozel olmalidir PPS'li hastalarin kaslarindaki innervasyon, ekstremiteden ekstremiteye, hatta ekstremite icinde farkliliklar gosterir. Cunku baslangicta segmental tutulus vardir ve iyilesme derecesi degiskendir. Komsu kaslarin kompansatuar etkileri de degiskendir. Klinikohistolojik calismalar, PPS'de degisik kas gruplarinin akut polio sirasindaki etkilenmesine, parsiyel-komplet iyilesmesine ve subklinik tutuluslara bagli olarak degiskenlik gosterir. Egzersize verilen cevapta da kisiler arasi farkliliklar bulunmaktadir. Bu nedenle egzersiz programi, hastadan hastaya, ekstremiteden ekstremiteye, hatta ayni ekstremitenin degisik kaslarinda degiskenlik gostermelidir.
2. Guclendirme egzersizlerinde asiri yuklenmeden kacinilmali, yorgunluk olusturmayacak siddette olmalidir. Agir veya yogun guclendirme egzersizleri, kasin ve yasayan motor unitlerin butunlugune ek zarar vererek kaslari guclendirmekten ziyade daha gucsuz olmalarina neden olabilir. Bu nedenle egzersiz yogunlugu egzersiz planlamasinda en kritik faktordur. Cok belirgin kronik gucsuzlugu olan kaslar korunmali, egzersiz verilecek kasin gucu en az 3 olmalidir. Egzersiz sirasinda sik dinlenme aralari verilmeli, PRE orani "cok zor" dan daha dusuk tutulmalidir. Egzersizlerin gun asiri yapilmasi da asiri yuklenmenin onlenmesinde onerilen bir yontemdir. Kaldirilan agirliklar sadece 4-5 saniye tutulmali, tekrarlar arasinda 10 sn, setler arasinda 5 dakika beklenmeli, 5-10 tekrardan 3 set gerceklestirilmelidir (54). Eger hekim veya hasta tarafindan ek bir gucsuzluk veya asiri yorgunluk gozlenirse egzersiz yogunlugu azaltilmali veya kesilmelidir. Yapilan calismalarda, egzersizin kasin ve yasayan motor unitlerin butunlugune ek bir zararli etki verip vermedigi kas gucu, serum kreatin kinaz, kas biyopsisi, makro EMG ve tek lif EMG tetkikleri ile degerlendirilmis, degisik tip ve yogunlukta egzersizlerin herhangi bir zarar vermeden kas gucunu arttirdigi gosterilmistir (26,55-58) (Tablo 4). Egzersizin yararli etkisi en fazla poliodan en az etkilenmis kas gruplari uzerinedir. Ancak bu calismalarin cogu randomize kontrollu olmadigindan, guclendirme egzersizi programlarinin kas gucunu arttirmadaki etkinliginin kanit duzeyi 2-3 arasindadir (50). Egzersizin uzun donem etkinligini inceleyen calismalara da ihtiyac bulunmaktadir.
3. Egzersiz programma kardiyovaskuler dayanikhlik egzersizleri dahil edilmelidir. PPS'li hastalarin aerobik kapasitelerinin dusuk oldugu gosterilmis, kardiyovaskuler kondisyon yetersizliginin hareketsizlige, hareketsizligin de daha fazla kondisyon kaybina neden oldugu, kas kapasitelerinin azalmasi nedeniyle daha fazla enerji harcadiklari, bunun da yorgunluga neden oldugu oldugu one surulmustur (59). Bu nedenle programa mutlaka aerobik egzersizler dahil edilmelidir. Ancak bu egzersizler orta siddette olmali (maksimum kalp hizinin %70-75'i gecilmemeli veya PRE 13'u gecmemeli), egzersiz sirasinda hasta yakindan monitdrize edilmeli, sik dinlenme aralari verilmelidir. Az sayida calismada, uygun planlanmis egzersizlerin aerobik kapasite ve enduransi arttirdigi gosterilmistir (60-63) (Tablo 5). Ancak randomize kontrollu calismalara ve uzun dunem etkinligin incelendigi arastirmalara ihtiyac vardir.
Ilac Tedavisi
PPS etiyopatogenezi karmasik ve cok yonlu oldugundan, degisik mekanizmalara yunelik tedaviler denenmistir. En cok yorgunluk semptomuna yunelik bazi ilac tedavileri denenmis, ancak kismi basarili sonuclar elde edilmistir.
Spesifik yorgunluk giderici ilaclar. Santral veya periferik etkili ajanlardir. Santral etkili ajanlar, beyinde dopamin ve noradrenalin tarafindan kontrol edilen yollar uzerinden etki eden ilaclardir. Dopaminerjik bir ajan olan Amantadin PPS tedavisinde denenmis, ancak yorgunluk uzerine etkili olmadigi gosterilmistir (64). Periferik etkili ajanlar ise kolinesteraz enzimini inhibe ederek noromuskuler bileskedeki iletimi arttiran kolinerjik ilaclardir. PPS'de yorgunlugun noromuskuler asirim defektine bagli oldugu dusunulerek denenmislerdir. Bu ilaclardan Piridostigmin (Mestinon[R], bircok klinik acik calismada yorgunluk uzerine etkili bulunmus (65,66), ancak daha sonra yapilan kontrollu, randomize, cift kor calismalarda plasebodan farksiz oldugu gosterilmistir (67,68). Bu nedenle etkili olmadigina dair Evre 1 duzeyinde kanit mevcuttur (50).
Modafinil (Provigi [R]): Merkezi sinir sistemi uyarici olan bu ilac, diger norolojik hastaliklardaki yorgunlukta etkili oldugu gosterildiginden PPS'de de denenmistir. Ancak son yllarda yapilan randomize kontrollu calismalarda plasebodan farkli olmadigi gosterilmistir (69,70).
Intra venoz immunoglobulin (Ivlg): PPS'de inflamatuvar surecin devam ettigi yonundeki bulgulara dayanarak Ivlg tedavisi denenmistir. Az sayda hastay iceren ilk acik calismada etkili olabilecegi soylenmis (71), daha sonra yapilan kaliteli, cok sayda hastay iceren randomize kontrollu calismalarda da kas gucunde artisa, agrida azalmaya ve yasam kalitesinde duzelmeye yol actigi gosterilmistir (72,73). Sonuclar, PPS alt gruplarinda etkili ve destekleyici bir tedavi yontemi oldugunu gostermistir (Evre 1 kanit). Bu tedavi yontemi umut vaat etmekte olup, calismalar devam etmektedir.
Steroid: Plasebo kontrollu bir calismada yuksek doz preonisonun hafif duzelme ile sonuclandigi gosterilmistir (74). Ancak yan etkileri nedeniyle kesinlikle unerilmemektedir.
Lamotrigin (Lamictal[R]): Lamotrigin presinaptik Na kanallarinin inhibisyonu yoluyla glutamat salinimi bloke eden bir antiepileptiktir. Endojen glutamat salinimin inhibisyonu ile glutamat ile iliskili sinir dejenerasyonun unlenebilecegi bilinmektedir. Ozellikle glutamat salinim blokurleri ile Huntington kore gibi yavas ilerleyen norodejeneratif hastaliklarda basarili sonuclar elde edilmistir (75). Ayrica lamotriginin agriyi giderdigi,--psikolojik iyilik halini sagladigi gosterilmistir (76,77). Bu etkilerinden yola cikilarak lamotrigin PPS hastalarinda denenmis, PPS semptomlarini azalttigi ve yasam kalitesini arttirdigi gosterilmistir (78).
Sinir Buyume Faktorleri: Motor sinir uclarini uyararak kas lifleriyle yeniden baglantisini saglamaya ve boylece kas gucunu arttirip kas atrofisini geri dondurmeye yunelik sinir buyume faktorleri diger noromuskuler hastaliklarda denenmektedir. PPS'de one surulen mekanizmalardan birisi sinir filizlerinin dejenerasyonu oldugundan, buyume faktorlerinin yeni filizlerin rejenerasyonunu, motor noronlarin yeni filizler vermesini saglayabilecegi dusunulmektedir. Yapilan bir calismada, poliomyelit gecirmis kisilerde serum IGF-1 duzeyinin normallerden daha dusuk oldugunun gosterilmesi (79), PPS'li hastalarda buyume hormonu tedavisinin denenmesine onculuk etmistir. Ancak 3 aylik tedavi sonrasi kas gucunde belirgin bir duzelme olmadigi gosterilmistir (80). Daha yakin bir zamanda yapilan bir calismada, serum IGF-1 duzeylerinin yorgunluk ve yasam kalitesi ile herhangi bir iliski gostermedigi, beklenenin tersine kas gucu ile negatif iliskili oldugu gosterilmistir (81).
Agri Tedavisi: Asiri kullanima bagli agri ilacla tedavi edilemediginden, rehabilitasyon ve istirahat yeterli yarar saglamadiginda ilac tedavisi dusunulmelidir. Eger basit analjezik veya narkotik kullanimi gerekiyorsa duzenli araliklarla kullanilmasi onerilmelidir. Narkotikler, sedatifler, trankilizanlar, alkol, antihistaminler, antidepresanlar yan etkileri nedeniyle yorgunlugu arttirabilirler.
PPS de Degisik Tedavi Yontemleri Ile Ilgili Oneri Duzeyleri: EFNS tedavi kilavuzuna gore PPS tedavisi ile ilgili oneri duzeyleri Tablo 6'da verilmektedir. Bilimsel kanitlar, herhangi bir ajanin spesifik tedavi edici etkisi olmadigini, supervize egzersizlerin kas gucu kaybini onlemekte yararli olabilecegini, egzersizler sirasinda asiri yuklenmeden kacinilmasi gerektigini, su ici egzersizlerin faydali olabilecegini gostermektedir. Grup egzersizleri ve hasta egitimi ile ilgili bilimsel kanitlar yetersiz olmakla birlikte, dzellikle mental saglik icin yararli oldugu dusunulmektedir. Kilo verme ve uygun yardimci cihazlarin kullanimi konusunda bilimsel kanit olmamakla birlikte, uzerinde gorus birligi olusmus, pratik uygulamada mutlaka tedaviye dahil edilmesi onerilen yontemlerdir.
Kaynaklar
(1.) Gandevia SC, Allen GM, Middleton J. Post-polio syndrome: assessments, pathophysiology and progression. Disabil Rehabil 2000;22:38-42.
(2.) Bodian D. Histopathologic basis of clinical findings in poliomyelitis. Am J Med 1949;6:563-78.
(3.) McComas AJ, Quartly C, Griggs RC. Early and late losses of motor units after poliomyelitis. Brain 1997;120:1415-21.
(4.) Halstead LS, Rossi CD. New problems in old polio patients: results of a survey of 539 polio survivors. Orthopedics 1985;8:845-50.
(5.) Halstead LS. Assessment and differential diagnosis for post-polio syndrome. Orthopedics 1991,14.1209-17.
(6.) Bruno RL. Paralytic vs. "nonparalytic" polio: distinction without a difference? Am J Phys Med Rehabil 2000;79:4-12.
(7.) Halstead LS, Silver JK. Nonparalytic polio and postpolio syndrome. Am J Phys Med Rehabil 2000,79.13-8.
(8.) On AY, Durmaz B. Gec donem poliomyelitte siniflama, klinik ozellikler ve yasam kalitesi. Turk Fiz Tip Reh Derg 2001;47:25-30.
(9.) March of Dimes. Post-polio syndrome: identifying best practices in diagnosis & care. White Plains, NY, March of Dimes, 2001.
(10.) Ivanyi B, Nollet F, Redekop WK, de Haan R, Wohlgemuht M, van Wijngaarden JK, et al. Late onset polio sequelae: disabilities and handicaps in a population-based cohort of the 1956 poliomyelitis outbreak in The Netherlands. Arch Phys Med Rehabil 1999;80:687-90.
(11.) Farbu E, Rekand T Gilhus NE. Post-polio syndrome and total health status in a prospective hospital study. Eur J Neurol 2003;10:407-13.
(12.) Rekand T Korv J, Farbu E, Roose M, Gilhus NE, Langeland N, et al. Lifestyle and late effects after poliomyelitis. A risk factor study of two populations. Acta Neurol Scand 2004;109:120-5.
(13.) Burger H, Marincek C. The influence of post-polio syndrome on independence and life satisfaction. Disabil Rehabil 2000;22:318-22.
(14.) Halstead LS, Rossi CD. Post-polio syndrome: clinical experience with 132 consecutive outpatients. Birth Defects Orig Artic Ser 1987;23:13-26.
(15.) Trojan DA, Cashman NR, Shapiro S, Tansey CM, Esdaile JM. Predictive factors for post-poliomyelitis syndrome. Arch Phys Med Rehabil 1994,75,770-7.
(16.) Waring WP, McLaurin TM. Correlation of creatine kinase and gait measurement in the postpolio population: a corrected version. Arch Phys Med Rehabil 1992;73:447-50.
(17.) Stalberg E, Grimby G. Dynamic electromyography and muscle biopsy changes in a 4-year follow-up: study of patients with a history of polio. Muscle Nerve 1995;18:699707.
(18.) Ragonese P, Fierro B, Salemi G, Randisi G, Buffa D, D'Amelio M, et al. Prevalence and risk factors of post-polio syndrome in a cohort of polio survivors. J Neurol Sci 2005;236:31-5.
(19.) Ramlow J, Alexander M, LaPorte R, Kaufmann C, Kuller L. Epidemiology of the post-polio syndrome. Am J Epidemiol 1992;136:769-86.
(20.) Jubelt B, Cashman NR. Neurological manifestations of the post-polio syndrome. Crit Rev Neurobiol 1987;3:199-220.
(21.) Stalberg E, Grimby G. Dynamic electromyography and muscle biopsy changes in a 4-year follow-up: study of patients with a history of polio. Muscle Nerve 1995;18:699707.
(22.) Wiechers DO, Hubbell SL. Late changes in the motor unit after acute poliomyelitis: Muscle Nerve 1981;4:524-8.
(23.) Julien J, Leparc-Goffart I, Lina B. Postpolio syndrome: poliovirus persistence is involved in the pathogenesis. J Neurol 1999;246:472-6.
(24.) Ginsberg AH, Gale MJ, Rose LM, Clark EA. T-cell alterations in late postpoliomyelitis. Arch Neurol 1989;46:497-501.
(25.) Gonzalez H, Khademi M, Andersson M, Wallstrom E, Borg K, Olsson T. Prior poliomyelitis-evidence of cytokine production in the central nervous system. J Neurol Sci 2002;205:9-13.
(26.) Einarsson G. Muscle conditioning in late poliomyelitis. Arch Phys Med Rehabil 1991;72:11-4.
(27.) Maselli RA, Wollmann R, Roos R. Function and ultrastructure of the neuromuscular junction in post-polio syndrome. Ann N Y Acad Sci 1995;753:129-37.
(28.) Eirnasson G, Grimby G, Stalberg E. Electromyographic and morphological functional compensation in late poliomyelitis. Muscle Nerve 1990;13:165-71.
(29.) Rodriquez AA, Agre JC, Harmon RL, Franke TM, Swiggum ER, Curt JT. Electromyographic and neuromuscular variables in post-polio subjects. Arch Phys Med Rehabil 1995;76:989-93.
(30.) Ertekin C, On AY, Kirazli Y, Kurt T, Gurgor N. Motor evoked responses from the thigh muscles to the stimulation of the upper limb nerves in patients with late poliomyelitis. Clin Neurophysiol 2002;113:478-84.
(31.) Sunnerhagen KS, Grimby G. Muscular effects in late polio. Acta Physiol Scand 2001;171:335-40.
(32.) Agre JC, Rodriquez AA, Franke TM. Subjective recovery time after exhausting muscular activity in postpolio and control subjects. Am J Phys Med Rehabil 1998;77:140-4.
(33.) Agre JC, Rodriquez AA, Sperling KB. Symptoms and clinical impressions of patients seen in a postpolio clinic. Arch Phys Med Rehabil 1989;70:367-70.
(34.) Cosgrove JL, Alexander MA, Kitts EL, Swan BE, Klein MJ, Bauer RE. Late effects of poliomyelitis. Arch Phys Med Rehabil 1987;68:47.
(35.) Gawne AC, Halstead LS. Post-polio syndrome: pathophysiology and clinical management. Crit Rev Phys Med Reh 1995;7:147-188.
(36.) On AY, Oncu J, Atamaz F, Durmaz B. Impact of post-polio-related fatigue on quality of life. J Rehabil Med 2006;38:329-32.
(37.) Nollet F, Beelen A, Prins MH, de Visser M, Sargeant AJ, Lankhorst GJ, et al. Disability and functional assessment in former polio patients with and without postpolio syndrome. Arch Phys Med Rehabil 1999;80:136-43.
(38.) Rodriguez AA, Agre JC. Correlation of motor units with strength and spectral characteristics in polio survivors and controls. Muscle Nerve 1991;14:429-34.
(39.) Agre JC, Rodriquez AA. Neuromuscular function: comparison of symptomatic and asymptomatic polio subjects to control subjects. Arch Phys Med Rehabil 1990,71:545-51.
(40.) Eirnasson G, Grimby G, Stalberg E. Electromyographic and morphological functional compensation in late poliomyelitis. Muscle Nerve 1990;13:165-71.
(41.) Grimby G, Stalberg E, Sandberg A, Sunnerhagen KS. An 8-year longitudinal study of muscle strength, muscle fiber size, and dynamic electromyogram in individuals with late polio. Muscle Nerve 1998;21:1428-37.
(42.) Burger H, Marincek C. The influence of post-polio syndrome on independence and life satisfaction. Dis Rehabil 2000;22:318-22.
(43.) Kling C, Persson A, Gardulf A. The health-related quality of life of patients suffering from the late effects of polio (post-polio). J Adv Nurs 2000;32:16473.
(44.) Thoren Jonsson A, Grimby G. Ability and perceived difficulty in daily activities in people with poliomyelitis sequelae. J Rehab Med 2001;33:4-11.
(45.) Stanghelle JK, Festvag LV. Postpolio syndrome: a 5 year follow-up. Spinal Cord 1997;35:503-8.
(46.) Nollet F, Beelen A, Twisk JW, Lankhorst GJ, De Visser M. Perceived health and physical functioning in postpoliomyelitis syndrome: a 6year prospective follow-up study. Arch Phys Med Rehabil 2003;84:1048-56.
(47.) Willen C, Thoren-Jonsson AL, Grimby G, Sunnerhagen KS. Disability in a 4-year follow-up study of people with post-polio syndrome. J Rehabil Med 2007;39:175-80.
(48.) Rodriquez AA, Agre JC, Franke TM. Electromyographic and neuromuscular variables in unstable postpolio subjects, stable postpolio subjects, and control subjects. Arch Phys Med Rehabil 1997;78:986-91.
(49.) Davidson AC, Auyeung V, Luff R, Holland M, Hodgkiss A, Weinman J. Prolonged benefit in post-polio syndrome from comprehensive rehabilitation: A pilot study. Disabil Rehabil 2008;21:1-9.
(50.) Farbu E, Gilhus NE, Barnes MP, Borg K, de Visser M, Driessen A, et al. EFNS guideline on diagnosis and management of post-polio syndrome. Report of an EFNS task force. Eur J Neurol 2006;13:795-801.
(51.) Brainin M, Barnes M, Baron J-C. Guidance for the preparation of neurological management guidelines by EFNS scientific task forces revised recommendations 2004. Eur J Neurol 2004;11:1-6.
(52.) Heim M, Yaacobi E, Azaria M. A pilot study to determine the efficiency of lightweight carbon fibre orthoses in the management of patients suffering from post-poliomyelitis syndrome. Clin Rehabil 1997;11:302-5.
(53.) Perry J, Clark D. Biomechanical abnormalities of postpolio patients and the implications for orthotic management. Neurorehabilitation 1997;8:119-38.
(54.) Sliwa J. Postpolio syndrome and rehabilitation. Am J Phys Med Rehabil 2004;83:909.
(55.) Agre JC, Rodriquez AA, Franke TM, Swiggum ER, Harmon RL, Curt JT. Low-intensity, alternate-day exercise improves muscle performance without apparent adverse effect in postpolio patients. Am J Phys Med Rehabil 1996;75:50-8.
(56.) Spector SA, Gordon PL, Feuerstein IM, Sivakumar K, Hurley BF, Dalakas MC. Strength gains without muscle injury after strength training in patients with postpolio muscular atrophy. Muscle Nerve 1996;19:1282-90.
(57.) Agre JC, Rodriquez AA, Franke TM. Strength, endurance, and work capacity after muscle strengthening exercise in postpolio subjects. Arch Phys Med Rehabil 1997,78:681-6.
(58.) Chan KM, Amirjani N, Sumrain M, Clarke A, Strohschein FJ. Randomized controlled trial of strength training in post-polio patients. Muscle Nerve 2003;27:332-8.
(59.) Nollet F, Beelen A, Sargeant AJ, de Visser M, Lankhorst GJ, de Jong BA. Submaximal exercise capacity and maximal power output in polio subjects. Arch Phys Med Rehabil 2001;82:1678-85.
(60.) Jones DR, Speier J, Canine K, Owen R, Stull A. Cardiorespiratory responses to aerobic training by patients with post poliomyelitis sequelae. JAMA 1989;261:3255-8.
(61.) Kriz JL, Jones DR, Speier JL, Canine JK, Owen RR, Serfass RC. Cardiorespiratory responses to upper extremity aerobic training by postpolio subjects. Arch Phys Med Rehabil 1992,73:49-54.
(62.) Dean E, Ross J. Effect of modified aerobic training on movement energetics in polio survivors. Orthopedics 1991;14:1243-6.
(63.) Willen C, Scherman MH. Group training in a pool causes ripples on the water: Experiences by persons with late effects of polio. J Rehabil Med 2002;34:191-7.
(64.) Stein DP, Dambrosia JM, Dalakas MC. A double-blind, placebo-controlled trial of amantadine for the treatment of fatigue in patients with the post-polio syndrome. Ann N Y Acad Sci 1995,753:296-302
(65.) Trojan DA, Gendron D, Cashman NR. Anticholinesterase-responsive neuromuscular junction transmission defects in post-poliomyelitis fatigue. J Neurol Sci 1993,114.170-7.
(66.) Trojan DA, Cashman NR. An open trial of pyridostigmine in post-poliomyelitis syndrome. Can J Neurol Sci 1995;22:2237.
(67.) Horemans HL, Nollet F, Beelen A. Pyridostigmine in postpolio syndrome: no decline in fatigue and limited functional improvement. J Neurol Neurosurg Psychiatry 2003;74:1655-61.
(68.) Trojan DA, Collet JP, Shapiro S. A multicenter, randomized, doubleblinded trial of pyridostigmine in postpolio syndrome. Neurology 1999;53:1225-33.
(69.) Chan KM, Strohschein FJ, Rydz D, Allidina A, Shuaib A, Westbury CF Randomized controlled trial of modafinil for the treatment of fatigue in postpolio patients. Muscle Nerve 2006;33:138-41.
(70.) Vasconcelos OM, Prokhorenko OA, Salajegheh MK, Kelley KF, Livornese K, Olsen CH, et al. Modafinil for treatment of fatigue in post-polio syndrome: a randomized controlled trial. Neurology 2007;68:1680-6.
(71.) Kaponides G, Gonzalez H, Olsson T Borg K.Effect of intravenous immunoglobulin in patients with post-polio syndrome-an uncontrolled pilot study. J Rehabil Med 2006;38:138-40.
(72.) Gonzalez H, Sunnerhagen KS, Sjdberg I, Kaponides G, Olsson T Borg K. Intravenous immunoglobulin for post-polio syndrome: a randomised controlled trial. Lancet Neurol 2006;5:493-500.
(73.) Farbu E, Rekand T Vik-Mo E, Lygren H, Gilhus NE, Aarli JA. Post-polio syndrome patients treated with intravenous immunoglobulin: a double-blinded randomized controlled pilot study. Eur J Neurol 2007;14:60-5.
(74.) Dinsmore S, Dambrosia J, Dalakas MC. A double-blind, placebo-controlled trial of high-dose preonisone for the treatment of post-poliomyelitis syndrome. Ann N Y Acad Sci 1995;753:303-13.
(75.) Kremer B, Clark CM, Almqvist EW, Raymond LA, Graf P, Jacova C, et al. Influence of lamotrigine on progression of early Huntington disease: a randomized clinical trial. Neurology 1999;53:1000-11.
(76.) Ichim L, Berk M, Brook S. Lamotrigine compared with lithium in mania: a double-blind randomized controlled trial. Ann Clin Psychiatry 2000;12:5-10.
(77.) Finnerup NB, Sindrup SH, Bach FW, Johannesen IL, Jensen TS. Lamotrigine in spinal cord injury pain: a randomized controlled trial. Pain 2002;96:375-83.
(78.) On AY, Oncu J, Uludag B. Effects of lamotrigine on the symptoms and life qualities of patients with post polio syndrome: a randomized, controlled study. NeuroRehabilitation 2005;20:245-51.
(79.) Rao U, Shetty KR, Mattson DE, Rudman IW, Rudman D. Prevalence of low plasma IGF-I in poliomyelitis survivors. J Am Geriatr Soc 1993;41:697-702.
(80.) Gupta KL, Shetty KR, Agre JC, Cuisinier MC, Rudman IW, Rudman D. Human growth hormone effect on serum IGF-I and muscle function in poliomyelitis survivors. Arch Phys Med Rehabil 1994;75:889-94.
(81.) Trojan DA, Collet J, Pollak MN, Shapiro S, Jubelt B, Miller RG, et al. Serum insulin-like growth factor-I (IGF-I) does not correlate positively with isometric strength, fatigue, and quality of life in post-polio syndrome. J Neurol Sci 2001;182:107-15.

Arzu YAGIZON
Ege Universitesi Tip Fakultesi, Fiziksel Tip ve Rehabilitasyon Anabilim Dali, Izmir, Turkiye
Yazisma Adresi/Address for Correspondence: Dr. Arzu Yagizon. Ege Universitesi Tip Fakultesi Fiziksel Tip ve Rehabilitasyon Anabilim Dali, Izmir, Turkiye Tel: 0232 390 36 86 Faks: 0232 38819 53 E-posta: arzu.on@ege.edu.tr GeliS Tarihi/Received: Haziran/June 2008 Kabul Tarihi/Accepted: Ekim/October 2008
Tablo 1. PPS tani kriterleri (March of Dimes; 2001).
1. Gecirilmis paralitik poliomyelit enfeksiyonu varligi. Akut paralitik hastalik hikayesi, fizik muayenede kaslarda gucsuzluk ve atrofi varligi ve EMG'de sinir hasari bulgulari ile desteklenmelidir. Akut polio sirasinda motor noron kaybi olan, ancak gorunen bir etkiye yol acmayan subklinik paralitik polio varligi, EMG ile gecirilmis polio bulgularinin saptanmasi ile desteklenmelidir. Nonparalitik polio hikayesi gecerli degildir.
2. Akut paralitik poliomyelit sonrasi kismi veya tam fonksiyonel duzelme olmasi, norolojik iyilesme donemini takiben en az 15 yil suren norolojik ve fonksiyonel stabilite donemi
3. Yavas yavas ortaya cikan, ilerleyici ve sebat eden yeni kas gucsuzlugu veya azalmis endurans. Genel yorgunluk, atrofi veya kas ve eklem agrisi eslik edebilir/etmeyebilir. Baslangic travma, cerrahi veya inaktivite donemini takip edebilir ve bazen ani baslangic olabilir. Daha nadir olarak, yeni solunum ve yutma
problemleri gelisebilir.
4. Semptomlar en az bir yil sebat etmelidir.
5. Bu yeni semptomlara yol acacak tibbi, ortopedik veya norolojik hastaliklar dislanmalidir.
Tablo 2. PPS ayinci tanisinda dusunulmesi gereken durumlar.
* Amiyotrofik lateral skleroz
* Spinal muskuler atrofi (eriskin tip)
* Fibromyalji
* Kronik yorgunluk sendromu
* Post-viral yorgunluk
* Gerilim myalji
* Osteoartrit
* Iskemik kalp hastaligi
* Uyku apnesi
* Alkolizm
* Depresyon
* Lomber disk hastaliklari
* Anemi
* Kronik enfeksiyon
* Bag dokusu hastaligi
* Hipotiroidizm
* Enfeksiyoz miyopati
* Miyasteni gravis
Tablo 3. PPS Tedavi Kilavuzu (The European Federation of
Neurological Societies) (49,50).
KANIT DUZEYLERI
Evre 1: Uygun, prospektif bir randomize kontrollu calisma veya sistematik analiz
a. Randomizasyon
b. Primer sonuc olcutleri tanimlanmis
c. Alinma / dislanma kriterleri tanimlanmis
d. Calismadan ayrilanlar belirtilmis
e. Uygun istatistiksel analiz
Evre 2: Prospektif kontrollu kohort calisma veya kriterlerin tam olmadigi randomize kontrollu calisma
Evre 3: Diger kontrollu calismalar
Evre 4: Kontrolsuz calismalar, olgu sunumlari, uzman gorisu
ONERI DUZEYLERI
A. Etkili / etkisiz / zararli En az bir adet sinif 1 veya en az 2 adet sinif 2 kanit duzeyi
B. Muhtemelen etkili / etkisiz / zararli En az bir adet sinif 2 veya cok sayida sinif 3 kanit duzeyi
C. Belki etkili / etkisiz / zararli En az iki adet sinif 3 kanit duzeyi
Tablo 4. PPS'de guclendirme egzersizlerinin etkinligi ile ilgili yapilan calismalar.


Egzersiz Tipi             Sure                        Yogunluk                               Hasar Gostergesi            
Kuadriseps               6 hf                       Izokinetik 3x8 --
izometrik +              3/hf                         Izometrik 3x8
izokinetik

Kuadriseps             12 hf                        6-10 tekrar                                        EMG
izotonik               gun asiri                          RPE 17                                           CK

Kuadriseps ve       10 hf                      Izotonik 3x12                                       Biyopsi
triseps PRE

Kuadriseps           12 hf                      Izotonik 3x12                                         EMG
izotonik +             4/hf                              RPE 13                                              CK
izometrik                                             Izometrik 3x4                                  Makro EMG

El tutuluflu              12 hf                     Izometrik 3x8                                      Motor unit
(RKC)                   3/hf                                                                                       sayimi

Egzersiz Tipi                                                                     Sonuc
Kuadriseps                                                     Izometrik kas gucunde %29 artis
izometrik +                                                     Izokinetik kas gucunde %24 artis
izokinetik

Kuadriseps                                                      Kaldirilan agirlik miktarinda artis
izotonik

Kuadriseps ve                                                        Diz ext %41-61 artis
triseps PRE

Kuadriseps                                                           Izokinetik ve izometrik pik
izotonik +                                                             tork'da ve dayaniklilikta artis
izometrik

El tutuluflu                                                                Kas gucunde kontrollere
(RKC)                                                                         gore anlamli artis

Egzersiz Tipi                                                       Kaynak
Kuadriseps                                                   Einarrson; 1991
izometrik +
izokinetik
Kuadriseps                                                        Agre; 1996
izotonik

Kuadriseps ve                                                 Spector; 1996
triseps PRE

Kuadriseps
izotonik +
izometrik

El tutuluflu                                                            Chan; 2003
(RKC)

PRE: Progresif rezistif egzersiz, RKC: Randomize Kontrollu Calisma,

EMG: Elektromiyografi, CK: Kreatin Kinaz

Tablo 5. PPS'de kardiyovaskuler dayaniklilik egzersizi etkinligi ile ilgili yapilan calismalar ve kanit duzeyleri.
Egzersiz Tipi                                Sure                     Yogunluk                                    Sonuc

Egzersiz                                     16 hf                     2-5'/1'ara                         Aerobik kapasitede
bisikleti                                       3/hf                     Toplam 15-30'                            artis
                                                                               MKH %70


Kol                                          16 hf                       2-3'ara /15-20'                Enduransta %19
ergometresi                                3/hf                       MKH %70-75'                         artis

Yuruyus                                    6 hf                          20-40'                            Enduransta artis
bandi                                         3/hf                       PRE<13                        Yorgunlukta azalma

Su ici                                       5 ay                        40'                                 Kalp hizinda azalma
egzersiz                                    2/hf                                                                   Agrida azalma
                                                                                                                       Yasam kalitesinde
                                                                                                                                 artis

Egzersiz Tipi                                       Kanit duzeyi                                          Kaynak
Egzersiz                                                (RKC)
bisikleti                                                Evre 1 kanit                                     Jones; 1989

Kol                                                     (RKC)                                                Kriz; 1992
ergometresi                                        Evre 2 kanit

Yuruyus                                             Evre 4 kanit                                           Dean; 1991
bandi

Su ici                                                  (KC)                                                   Willen; 2001
egzersiz                                              Evre 3 kanit


Tablo 6. PPS'de degislik tedavi yontemleri ile ilgili oneri duzeyleri (The European Federation of Neurological Societies) (49).

ONERI DUZEYI

A Herhangi bir ajanin spesifik tedavi edici etkisi

etkili / etkisiz / yoktur. zararli

B Supervize egzersizler hafif-orta dereceli gucsuz Muhtemelen kaslarda daha ileri guc kaybini onleyebilir ve

etkili / etkisiz / hatta semptomlari azaltabilir. zararli Cok gucsuz kaslarda ve uzun donemde etkinligi

ile ilgili calisma yok. Asiri yuklenmeden kacinilmali!

Su ici egzersizler ozellikle faydali olabilir.

C Grup egzersizleri, duzenli kontroller ve hasta Belki egitimi mental saglik acisindan yararlidir.

etkili / etkisiz / zararli

Yararli pratik Kilo verme, uygun yardimci cihazlar. noktalar

1 Nisan 2013 Pazartesi

Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü S.S.S.


İŞ, İSTİHDAM

1. İşe Yerleştirilme Taleplerini Karşılama Yetkisi Hangi Kurumlardadır?
Özürlü kişilerin devlet memuru olarak istihdamları Devlet Personeinl Başkanlığı koordinasyonunda ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca, işçi olarak istihdamları ise Türkiye İş Kurumu tarafından yapılmaktadır.
2. İşe Girmek Ve Çeşitli Kurumlara Özürlü Eleman Alınıp Alınmayacağına İlişkin Bilgileri Öğrenmek İçin Hangi Yol İzlenmelidir?
Özürlü kadrosuna devlet memuru olarak atanmak için öncelikle yapılacak olan merkezi sınava girmek gerekmektedir. Devlet memurluğuna ilişkin sınav duyurusu Devlet Personel Başkanlığınca yapılmakta olup Resmi Gazete ve ilgili kurumun Web sitesinde yayımlanmaktadır.

Ayrıntılı bilgi için: (http://rega.basbakanlik.gov.tr/), ( www.basbakanlik-dpb.gov.tr )

Özürlü bireylerin işçi olarak işe yerleşebilmesi için Türkiye İş Kurumu’na (Türkiye İş Kurumu İl Müdürlüklerine veya www.iskur.gov.tr adresinden) başvuru yapabilirsiniz.

Ayrıntılı bilgi için: www.iskur.gov.tr
3. 4857 Sayılı İş Kanunu Kapsamındaki İşyerlerinin Özürlü Çalıştırma Zorunluluğu Ne Kadardır?
İşverenler, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç özürlü, kamu işyerlerinde ise yüzde dört özürlü ve yüzde iki eski hükümlü işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler. Aynı il sınırları içinde birden fazla işyeri bulunan işverenin bu kapsamda çalıştırmakla yükümlü olduğu işçi sayısı, toplam işçi sayısına göre hesaplanır.

Özel sektör işverenlerince bu madde kapsamında çalıştırılan 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tabi özürlü sigortalılar ile 1/7/2005 tarihli ve 5378 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde belirtilen korumalı işyerlerinde çalıştırılan özürlü sigortalıların, aynı Kanunun 72 nci ve 73 üncü maddelerinde sayılan ve 78 inci maddesiyle belirlenen prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin tamamı, kontenjan fazlası özürlü çalıştıran, yükümlü olmadıkları halde özürlü çalıştıran işverenlerin bu şekilde çalıştırdıkları her bir özürlü için prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin yüzde ellisi Hazinece karşılanır.        

Özürlülerin istihdamı konusunda işverenler için yasal zorunluluk yanında teşviklerde sözkonusudur. İşyeri; mevzuatlarla belirtilen özürlü sayısından daha fazla özürlü çalıştırırsa veya çalışan özürlünün özür derecesi % 80 den fazla olursa veya herhangi bir kanuni yükümlülüğü olmamasına karşın özürlü çalışanı varsa işveren tarafından ödenen sigorta priminin %50 si hazine tarafından karşılanmaktadır.
4. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Tâbi Kurum Ve Kuruluşlarda İstihdam Edilmesi Gereken Özürlü Oranı Ne Kadardır?
Devlet Memurları Kanununa göre; kurum ve kuruluşlar çalıştırdıkları personele ait kadrolarda %3 oranında özürlü personel çalıştırmak zorundadır. %3'ün hesaplanmasında ilgili kurum veya kuruluşun (taşra teşkilatı dahil) toplam dolu kadro sayısı dikkate alınır.
5. Özürlü İşçi Veya Memur Çalıştırmamanın İşverene Getirdiği Bir Yaptırım Var mıdır?
Kamu ve özel sektör işverenlerinden sorumluluğunu yerine getirmeyenlerden her ay çalıştırmadığı her özürlü için belli bir miktar para cezası kesilmektedir. Özürlü memur çalıştırmamanın herhangi bir müeyyidesi bulunmamaktadır.
6. Özürlü İstihdam Etme Sorumluluğunu Yerine Getirmeyen İşverenlerden Toplanan Ceza Paraları Hangi Amaçlar İçin Kullanılmaktadır?
Özürlü istihdam etme sorumluluğunu yerine getirmeyen işverenlerden toplanan ceza paraları, özürlülerin meslekî eğitim ve meslekî rehabilitasyonu, kendi işini kurma ve bu gibi projelerde kullanılmak üzere Türkiye İş Kurumuna aktarılmaktadır.
7. İşyerlerinde Özürlülere Yönelik Ne Tür Düzenlemeler Yapılmaktadır?

“Özürlü, Eski Hükümlü ve Terör Mağduru İstihdamı Hakkında Yönetmelik”e göre işverenler, işyerlerini, imkânlar ölçüsünde, özürlülerin çalışmalarını kolaylaştıracak şekilde hazırlamak, sağlıkları için gerekli tedbirleri almak, mesleklerinde veya mesleklerine yakın işlerde çalıştırmak, işyerleriyle ilgili bilgi ve yeteneklerini geliştirmek, çalışmaları için gerekli araç ve gereçleri sağlamak zorundadır. Özürlüler, yapabilecekleri işler dışında sağlıklarına zarar verecek diğer işlerde çalıştırılamaz. Uygun koşulların varlığı halinde çalışma sürelerinin başlangıç ve bitiş saatleri, özürlünün durumuna göre belirlenir.” denilmektedir.
8. Özelleştirilen Veya Özelleştirilme Kapsamına Alınan Kamu Kuruluşlarında Çalışan Özürlülerin Yasal Hakları Nelerdir?
Kapatma ve tasfiye hâllerinde işten çıkarılma durumunda iş kaybı tazminatı, özürlülere, kanunun diğer çalışanlara tanıdığı hakların iki katı oranında ödenir.

İlgili Kanun Maddesi: 5398 sayılı “Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”

“......Bu Kanuna göre özelleştirme kapsamına alınan kuruluşların (iştirakler hariç) özelleştirmeye hazırlanması, özelleştirilmesi, küçültülmesi veya faaliyetlerinin kısmen ya da tamamen durdurulması, süreli ya da süresiz kapatılması veya tasfiye edilmesi nedeniyle; bu kuruluşlarda iş sözleşmesine dayalı olarak ücret karşılığı çalışanlardan iş sözleşmeleri tâbi oldukları iş kanunları ve toplu iş sözleşmeleri gereğince tazminata hak kazanacak şekilde sona ermiş olanlara, kanunlardan ve yürürlükteki toplu iş sözleşmelerinden doğan tazminatları dışında ilave olarak iş kaybı tazminatı ödenir. Ayrıca bunların mesleklerinde geliştirilmesine, bir meslekte yetiştirilmesine veya meslek edindirilmesine ilişkin eğitim giderleri ile yeni iş bulmalarına katkı sağlamak amacıyla yapılacak giderler Özelleştirme Fonundan karşılanır. Özürlü personele (ilgili kanunların öngördüğü I, II ve III. derece), bu maddede belirtilen tutarın iki katı olarak iş kaybı tazminatı ödenir. İş kaybı tazminatı ödenmesi ve sağlanabilecek diğer hizmetlere ilişkin işlemler Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından yürütülür.”

Ayrıntılı bilgi için : www.oib.gov.tr

MESLEKİ EĞİTİM

1. Özürlülere Yönelik Meslekî Eğitim Faaliyetlerini Hangi Kurum/Kuruluşlar Yürütmektedir?
Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde İşitme Engelliler Çok Programlı Liseleri, Ortopedik Engelliler Meslek Liseleri, zihinsel engellilere yönelik Meslekî Eğitim Merkezleri, İş Eğitim Merkezleri ve Yetişkin Zihinsel Engelliler İş Eğitim Merkezleri özürlülere yönelik meslekî eğitim programları düzenlenmektedir.

Bu kuruluşların meslekî eğitim faaliyetlerinden yararlanmak isteyen kişiler Ankara'daki kuruluşlar için Millî Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğüne, illerdeki kuruluşlar için il Millî Eğitim Müdürlüklerine başvurabilirler.
2. Özürlülere Yönelik Meslek Edindirme Kurslarını Hangi Kurum/Kuruluşlar Düzenlemektedir?
Türkiye İş Kurumu ve MEB Çıraklık Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü özürlülere yönelik meslek edindirme kursları düzenlemektedir.

Ayrıntılı bilgi için: www.iskur.gov.tr , www.meb.gov.tr

ÖZLÜK HAKLAR

1. Bakım Gereksinimi Olan Özürlü Yakını Bulunan Memurların Tayininde Kolaylık Sağlanmakta mıdır?
5378 sayılı Özürlüler Kanunu 21'inci maddesiyle 657 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir:

EK MADDE 39.- Devlet memurlarının, hayatını başkasının yardım veya bakımı olmadan devam ettiremeyecek derecede özürlü olduğu sağlık kurulu raporu ile tespit edilen eşi, çocukları ile kardeşlerinin, memuriyet mahalli dışında resmî veya özel eğitim ve öğretim kuruluşlarında eğitim ve öğretim yapacaklarının özel eğitim değerlendirme kurulu tarafından belgelendirilmesi hâlinde, ilgilinin talebi üzerine eğitim ve öğretim kuruluşlarının bulunduğu il veya ilçe sınırları dahilinde kurumunda bulunan durumuna uygun boş bir kadroya ataması yapılır.
2. Özürlülerin Tayin ve Nakillerinde Başka Özel Hükümler Var mıdır?
Atama, tayin ve nakiller; konuya ilişkin mevzuatlar çerçevesinde ilgili kurumlar tarafından yapıldığından tayin ya da nakil ile ilgili girişimlerin söz konusu kurumlar nezdinde şahsen yapılması gerekmektedir
3. Özürlü Çocuğu Olan Çalışan Anneler İçin Özel Bir Düzenleme Var mıdır?
Sosyal güvenlik reformu olarak bilinen 5510 sayılı Kanunla, sosyal güvenlik sistemimize getirilen yeni bir düzenleme ile başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu bulunanların, 01.10.2008 tarihinden sonra geçen prim ödeme gün sayılarının dörtte biri, prim ödeme gün sayıları toplamına eklenecek. Eklenen bu süreler emeklilik yaş hadlerinden de indirilecek. Yapılan bu düzenleme ile özürlü çocuğu olan kadınlara erken emeklilik hakkı tanınmıştır.
4. Özürlü Memurlar Gece Nöbeti Ve Gece Vardiyası Tutacaklar Mıdır?
Özürlü memurlara isteği dışında gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilmeyecektir.

EMEKLİLİK

1. Özürlü Bireyler Erken Emekli veya Malülen Emekli Olmak İçin Nereye Müracaat Etmelidir ?
Özürlülerin emeklilik işlemleri diğer çalışanlarda olduğu gibi ilgili SGK tarafından yapılmaktadır. Özürlüler erken emeklilik ya da malülen emeklilik işlemlerini SGK'a müracaat ederek başlatabilirler.

Ayrıntılı bilgi için: www.sgk.gov.tr

ALO 170*

* (Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi’ni 7 gün 24 saat arayabilirsiniz)

SAĞLIK YARDIMI

1. Sosyal Güvencesi Olan Özürlü Bireylerin Sağlık Giderleri Nasıl Karşılanmaktadır?
Sosyal güvencesi olan özürlü bireylerin tedavi, muayene, ilaç, tetkik ve ortez-protez ihtiyaçları bağlı oldukları sosyal güvenlik kuruluşu tarafından katkı payı alınarak karşılanmaktadır.
2. Tedavi Giderleri Kendi İmkânları İle Karşılayamayan Ve Sosyal Güvenlik Kapsamında Bulunmayan Özürlü Bireylerin Tedavi Giderleri Nasıl Karşılanmaktadır?
Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşunun güvencesi altında olmayan ve yeterli ödeme gücü bulunmayan özürlü bireyler yeşil kart uygulamasından faydalanmaktadır. Bu kapsamda tedavi, muayene, ilaç, tetkik, diş tedavisi ve ortez-protez ihtiyaçları temin edilmektedir.
3. Yeşil Kart ve Genel Sağlık Sigortası Nedir?
Hiçbir sosyal güvencesi olmayan bireylerin sağlık hizmetleri yeşil kart verilerek karşılanmaktadır. Genel sağlık sigortasının uygulanmasıyla yeşil kart uygulaması yürürlükten kalkacaktır ancak yeşil kart almaya hak kazanmış olanlar genel sağlık sigortası kapsamında bu hizmetlerden yararlanmaya devam edecekle ve primleri belirlenen koşullarda devlet tarafından karşılanacaktır.
4. Yeşil Kart İçin Nereye Başvuru Yapılır?
Yeşil kart almak isteyenlerin ikametgâhları merkez ilçede ise valiliğe, diğer ilçelerde ise kaymakamlıklara başvurması gerekmektedir.

ÖZÜRLÜ AYLIĞI

1. Özürlü Aylığı Nedir?
Toplumda genellikle “özürlü aylığı” olarak bilinen ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü tarafından 2022 sayılı “65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanununun” ilgili maddelerince bağlanan aylıktır. Ekonomik yoksunluk içinde bulunan; 18 yaşından büyük özürlü bireyler ve kanunen bakmakla yükümlü olduğu 18 yaşını tamamlamamış özürlü yakını bulunan Türk Vatandaşlarına aylık bağlanmaktadır. Üç aylık olarak ödenen bir aylıktır. Özür oranına göre aylığın miktarı değişmektedir.
2. Özürlü Aylığını Kimler Alabilir?
Yetkili hastaneden alınmış özürlü sağlık kurulu raporuna göre “özürlü”(özür oranı %40-%69) ve başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek derecede özürlü (özür oranı%70 ve üzeri) olan,

-Kanunen bakmakla yükümlü kimsesi bulunmayan,
-Sosyal güvenlik kurumlarından her ne ad altında olursa olsun bir gelir veya aylık hakkından yararlanmayan,
-Nafaka bağlanmamış veya bağlanması mümkün olmayan,
-Mahkeme kararıyla veya doğrudan bir mevzuat gereği bağlanmış herhangi devamlı bir gelire sahip bulunmayan,
-Her türlü gelirleri toplamının aylık ortalaması, kanunla belirlenen muhtaçlık sınırının altında olan kişiler ile;

Yukarıdaki koşullara sahip olup kanunen bakmakla yükümlü olunan 18 yaşını tamamlamamış özürlü yakını bulunanlar, bakımının fiilen gerçekleşmesi ve aylık ortalama gelirinin kanunla belirlenen muhtaçlık sınırının altında olması kaydıyla bu aylıktan faydalanabilir.

Sosyal güvenlik kurumundan, yetim aylığı almakta olan özürlü bireylerin aylık veya gelirleri, alacağı özürlü aylığından az ise aradaki fark ilgili sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanacaktır.
3. Aylık Bağlanması İçin Gerekli İşlem ve Belgeler Nelerdir?
Aylık bağlanması için gerekli işlem ve belgeler şunlardır.

-Yönetmeliğin (6 Kasım 2010 tarih ve 27751 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır) EK-1 ve EK-2’sinde yer alan başvuru formu,
-Özürlü veya başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek derecede özürlü olmaları nedeniyle aylık bağlanacaklar için “özürlü sağlık kurulu raporu”,
-Aylık talebinin vasi tarafından yapılması hallerinde mahkemeden alınmış vasilik kararı,
-ADNKS’den (Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi) alınacak yerleşim yeri ve diğer adres bildirim formu,
-Özürlü olduklarını yetkili hastanelerden alacakları “özürlü sağlık kurulu raporu” ile kanıtlayan 18 yaşını doldurmuş ve herhangi bir işe yerleştirilememiş olan özürlü bireyler için Türkiye İş Kurumuna doğrudan kendilerinin veya yazılı talepleri üzerine kaymakamlıklar ya da mahalli (malmüdürlükleri-defterdarlıklar) maliye teşkilatları tarafından adlarına başvuru yapıldığına dair belge,
-Mahallî maliye teşkilatlarınca aylık bağlanması için istenilen ilgili Yönetmeliğin ekindeki belgeler Kurum internet sayfasından temin edilir.(www.sgk.gov.tr) Bu formlar için ilgililerden herhangi bir ücret talep edilemez. Yerleşim yeri ve diğer adres bildirim formu ilgililerden talep edilmez, ilgili Kurumca temin edilir. Başvuru formunda yer alan aylık istek dilekçesi ile mal bildirim belgesi aylık talebinde bulunanın kendisi veya gerekli hallerde kanuni temsilcileri tarafından doldurulup imzalanır.
-Aylık bağlanması için gerekli belgelerden Kuruma, mahalli maliye teşkilatları tarafından belirtilen belgeler gönderilir. Diğer belgeler mahalli maliye teşkilatlarında muhafaza edilir. Muhtaç olmadığına karar verilenler ile vücut fonksiyon kaybı oranı % 40’ın altında olanların belgeleri Kuruma gönderilmez. Bu durumda başvuru sahiplerine mahalli maliye teşkilatlarınca gerekçesi de belirtilmek suretiyle yazılı olarak bilgi verilir.
-“Özürlü sağlık kurulu raporunun” aslı, ilgili hastane başhekimliği tarafından mühürle onaylanmış örneği veya Kurumca kabul edilmiş elektronik ortamda temin edilen örnekleri kabul edilir. Ayrıca, “özürlü sağlık kurulu raporunun” aslının getirilmesi halinde, belgenin fotokopisi, aslına uygunluğu kontrol edildikten sonra mahalli maliye teşkilatlarında birim amiri, Kurumda ise görevlendirilecek personel tarafından isim ve unvan yazılmak suretiyle tasdik edilerek kabul edilir.
4. Özürlü Aylığı İçin Nereye Başvuru Yapılır?
İkamet edilen yerlerdeki defterdarlık veya malmüdürlüğüne başvurmaları gerekmektedir.
Özürlü Aylığı ile ilgili Ayrıntılı Bilgi İçin:
Özürlü bireylerin aylık bağlanması işlemleriyle ve sonrasındaki ilgili konular için aşağıdaki adresten ayrıntılı bilgi alınabilir.

Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü
T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlıgı Adres: Eskişehir Yolu Söğütözü Mahallesi 2177.Sokak No:10/A  Çankaya/ANKARA
Tel:+90 (312) 705 40 00
ALO 170*
* (Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi’ni 7 gün 24 saat arayabilirsiniz)

MUHTAÇ AYLIĞI

1. Muhtaç Aylığı Nedir?
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ödenen ayıktır. Vakıflar Yönetmeliğinin hükümlerine göre, 18 yaşından büyük özürlü bireylere ve 18 yaşından küçük özürlü çocuğu bulunan ana babalara ve ayrıca, annesi veya babası olmayan 18 yaşından gün alamamış yetim çocuklara aylık bağlanmaktadır.
2. Muhtaç Aylığını Kimler Alabilir?
% 40 ve üzeri özürlü olan muhtaçlara,

* Sosyal güvencesi olmaması,
* Herhangi bir gelir veya aylığı bulunmaması,
* Mahkeme kararı veya kanunla bakım altına alınmamış olması,
* Gelir getirici taşınır ve taşınmaz malı mevcut olmaması veya olup da bunlardan elde edeceği aylık ortalama gelirinin bu yönetmelikle belirlenen muhtaç aylığı miktarını geçmemesi,

halinde muhtaç aylığı bağlanır.
3. Muhtaç Aylığı İçin Gerekli Belgeler Nelerdir?
Muhtaç aylığı başvuru formu*
Özürlü için sağlık kurulu raporu
* Muhtaç aylığı başvuru formu www.vgm.gov.tr adresinden de sağlanabilir.
4. Muhtaç Aylığı İçin Nereye Başvurulur?
Özürlü bireyler başvuru formunu doldurup imzaladıktan sonra özrünü ve özür oranını belirten “özürlü sağlık kurulu raporunu” ekleyip, ikamet ettiği ilin bağlı olduğu Vakıflar Bölge Müdürlüğüne şahsen, posta yoluyla veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün internet sitesi üzerinden başvuru yapabilirler.
Ayrıntılı Bilgi İçin
Özürlü bireylerin muhtaç aylığı ile ilgili konular için aşağıdaki adresten ayrıntılı bilgi alınabilir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü
Milli Müdafa Cad. No: 20 Kızılay / ANKARA
Tel: 0 (312) 415 50 00 (10- Hat)
Web adresi : www.vgm.gov.tr

ÖZÜRLÜ BAKIM HİZMETLERİ

1. Bakıma Gereksinimi Olanlara Devletin Sunduğu Bir Hizmet Var mıdır?
Ailesi ekonomik yoksunluk içinde bulunan bakıma muhtaç özürlü bireylere evlerinde veya kurumda bakım hizmeti verilmektedir. Bu hizmetlerin iki asgari ücrete kadar olan kısmı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü tarafından ödenmektedir. Yine aynı şartlarda bakımı aile bireyi ya da yakını tarafından karşılanan özürlü birey için, bakımı yapan kişiye bir asgari ücrete kadar ödeme yapılmaktadır. Bakım hizmeti ve bakım ücretinden faydalanmak için ikamet edilen yerdeki İl Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü’ne veya varsa İlçe Müdürlüğü başvurmak gerekmektedir.
2. Evde Bakım Parası Nedir?
Özürlü bireylerin hayatlarının idamesini evde yürütecek kişilere Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından aylık net asgari ücret miktarında verilen tutara evde bakım parası denilmektedir. Evde bakım parası özürlü bireylerin kendisine değil, bakımını üstlenen akrabası, vasisi gibi üçüncü kişilere ödenen bir meblağdır.
3. Evde Bakım Parası Almanın Şartları Nelerdir?
Özürlü bireylerin evde bakım parası alabilmesi için üç şart gereklidir.

1.Her ne ad altında olursa olsun her türlü gelirleri toplamı esas alınmak suretiyle kendilerine ait veya bakmakla yükümlü olduğu birey sayısına göre kendisine düşen ortalama aylık gelir tutarının, bir aylık net asgari ücret tutarının 2/3’ünden daha az olduğu bakım raporu ile tespit edilmesi,
2.Özürlü bireyin heyet raporu veren hastanelerden alacağı özürlü sağlık kurul raporunun ağır özürlü kısmında mutlaka “Evet” yazan bir ibare bulunması,
3.Özürlü bireyin başkasının yardımı olmadan hayatını devam ettiremeyecek şekilde bakıma muhtaç olması gerekli olduğunun bakım heyeti raporu ile tespit edilmesi,
4. Evde Bakım Parası İçin Nereye Başvurulur?
Evde bakım parası alabilmek için özürlü bireyin ikametgâhının bulunduğu yerdeki Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ne, veya varsa  İlçe Müdürlüklerine başvurulması gerekmektedir. İlçe Müdürlüklerinin bulunmadığı yerlerde ise Kaymakamlıklara başvuru yapılabilir.
Kurum Bakımı Nedir?
Bakıma muhtaç özürlü bireyin aile yanında bakımının mümkün olmaması halinde kurumda bakım hizmeti verilir. Bakım hizmetleri Aile ve Sosyal Politikalarİl Müdürlüğü denetiminde yürütülmektedir. Bakıma muhtaç özürlü bireye Aile ve Sosyal Politikalar bakım merkezlerinde ya da özel bakım merkezlerinde hizmet verilmektedir.
Kurum Bakımı İçin Başvuru Yerleri
Özürlü bireyin ikametgâhının bulunduğu yerdeki Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ne, veya varsa  İlçe Müdürlüklerine başvurulması gerekmektedir. İlçe Müdürlüklerinin bulunmadığı yerlerde ise Kaymakamlıklara başvuru yapılabilir.

ALO 183 *
*(Aile, Kadın, Çocuk, Özürlü ve Sosyal Hizmet Danışma Hattı’nı 7 gün 24 saat arayabilirsiniz)

YAŞLI BAKIM HİZMETLERİ

1-Huzurevlerine kabul koşulları, başvuru yerleri ve istenilen belgeler nelerdir?
Kabul koşulları:1) 60 yaş ve üzeri yaşlarda olmak, 2) Kendi gereksinimlerini karşılamasını engelleyici bir rahatsızlığı bulunmamak yeme, içme, banyo, tuvalet ve bunun gibi günlük yaşam etkinliklerini bağımsız olarak yapabilecek durumda olmak, 3) Ruh sağlığı yerinde olmak, 4) Bulaşıcı hastalığı olmamak, 5) Uyuşturucu madde yada alkol bağımlısı olmamak, 6) Sosyal ve/veya ekonomik yoksunluk içinde bulunduğu "Sosyal İnceleme Raporu" ile saptanmış olmak. Başvuru yerleri: 1) Yaşadıkları mahaldeki Huzurevi ve/veya Merkez Müdürlükleri, 2) İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, 3) İlçe Sosyal Hizmetler Şube Müdürlüğü, 4) SHÇEK Genel Müdürlüğü'ne bir dilekçe ile başvuru yapılabilir. Mülki Amirler, Muhtarlar, Kolluk Kuvvetleri, Belediye Başkanlıkları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile vatandaşlar tarafından İl Müdürlüklerine bildirilen acil durumdaki yaşlılar için yaşlının başvurmasına gerek kalmaksızın kabul süreci başlatılabilmektedir. Basın yayın organlarındaki haberler de bildirim olarak kabul edilir. İstenilen belgeler: 1) Dilekçe, 2) Vukuatlı Nüfus Kayıt Örneği, 3) İkametgah Belgesi, 4) Gelir durumunu gösterir belge örnekleri, 5) Sağlık Kurulu Raporu, 6) Sosyal Çalışmacı tarafından düzenlenecek Sosyal İnceleme Raporu, 7) İl Müdürlüğünce düzenlenecek yoksulluk belgesi. Sağlık Kurulu Raporunun karar bölümünde; “Huzurevine girmesinde sakınca yoktur” ya da “Huzurevi, Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezinde bakım görmesinde sakınca yoktur” şerhi yer almalıdır. Sosyal İnceleme Raporu ve diğer belgelerle birlikte değerlendirilerek kabulü uygun görülen yaşlının dosyası, yaşlının cinsiyeti, kalmak istediği oda tipi ve başvuru tarihi itibariyle kabulü yapılır veya sıraya alınır. Yerleşmek istenilen kuruluşun kapasitesi dolu ise yaşlı sıraya alınır, sırası gelince kabul edilir. Acil bakım ihtiyacı olan yaşlı, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nce Türkiye genelinde uygun bir huzurevine hemen yerleştirilebilir.
2-Huzurevi ile Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi arasında bir fark var mıdır?
Huzurevi :
60 yaş ve üzerindeki yaşlı kişileri huzurlu bir ortamda korumak, bakmak ve bu kişilerin sosyal ve psikolojik gereksinimlerini karşılamak amacıyla kurulan yatılı sosyal hizmet kuruluşudur.
Huzurevlerinde yaşlıların günlük yaşamlarını idame ettirmeleri için düzenlenen yaşlı odaları, dinlenme salonları, oturma birimleri, yemek salonu, kafeterya, ibadet yeri, uğraşı odaları, kuaför, terzi, kütüphane, revir vb. ortak kullanım alanları bulunur.
Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi :
Yaşlı kişilerin yaşamlarını sağlık, huzur ve güven içinde sürdürmeleri amacıyla kendi kendilerini idare edebilecek şekilde rehabilitasyonlarının sağlandığı, tedavisi mümkün olmayanların ise sürekli olarak özel bakım altına alındığı yatılı sosyal hizmet kuruluşudur.
Özel Bakım :
Ruh sağlığı yerinde olup bulaşıcı hastalığı olmayan, yatağa bağımlı ya da fiziksel ve zihinsel gerilemeleri nedeniyle özel ilgi destek ve koruma gerektiren yaşlılara verilen hizmettir.
3-Bir huzurevi yaşlısı kuruluştan kısa süreli izinli olarak ayrılabilir?
Yaşlılar huzurevi dışına alışveriş ve gezmeye gitmekte sosyal servis sorumlularını haberdar etmek koşuluyla serbesttir. Ayrıca 1 yıl içinde sürekli bir ay olmak üzere toplam üç aydan fazla olmamak kaydıyla izne ayrılabilirler, zorunlu hallerde Kuruluş Müdürünün onayıyla bu süre uzatılabilir.
4-Huzurevinde yaşlıyı yakınları ziyaret edebilir mi?
Misafirler için düzenlenen bölümlerde yaşlılarını ziyaret edebilirler. Yaşlıların izni olmadan yaşadıkları bölümlere ziyaretçi kabul edilmez.
5-Hiçbir geliri ve mal varlığı olmayan yaşlı huzurevinde kalabilir mi?
Yapılacak olan inceleme ve araştırma sonucunda geliri ve mal varlığı olmadığı tespit edilen yaşlılar huzurevi bakım ve sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanabilirler.
6-Yaşlı, istenildiği zaman huzurevinden ayrılabilir mi?
Kendisinin ya da yakınlarının isteğiyle bir başka yerde yaşamını sürdürmek isteyen yaşlının dilekçe vermesi ve aylık bakım ücreti borcu bulunmaması durumunda sosyal servis görevlilerinin uygun görüşü, huzurevi müdürünün onayı ile huzurevi ile ilişkisi kesilebilir.
7-Huzurevlerinde geçici süreli veya sadece gündüzlü olarak kalınabilinir mi? Kuruluşlarda kapasite ve yer durumu uygun olduğu takdirde geçici, süreli ve gündüzlü bakım için yaşlı kabul edilebilir. Bu hususla ilgili aşağıda belirlenen şartlara göre hizmet verilir;
a) Geçici ve gündüzlü bakımdan yararlanmak isteyen yaşlıların kabullerinde Yönetmeliğin 50. ve 51. maddesinin hükümleri uygulanır. Huzurevinde kaldıkları süre içinde mevcut kurallara uymak zorundadırlar.
b) Geçici süreli kabul olunan ve gündüz bakımından yararlanan yaşlılar Huzurevinde kalan diğer yaşlıların yararlandığı tüm hizmetten yararlanırlar.
c) Geçici süre içinde kalan yaşlılar kaldığı oda ücretinin iki katını, gündüz bakımında ise kaldığı odanın ücretini aynen öderler.
d) Kuruluşlarımızda kalmakta olan yaşlılar sağlık ve ziyaret amaçlı olarak gittikleri ilin kuruluşlarında ücretsiz olarak kalabilirler.
Misafir olarak kalmak için, yaşlının gideceği Kuruluşla iletişime geçilerek, İl Müdürlüğünden Olur alınır.
8-Yaşlı Dayanışma Merkezi hizmetlerinden kimler, nasıl yararlanmaktadır? Kabul koşulları ve istenilen belgeler nelerdir?
Yaşamını evde yalnız veya ailesiyle birlikte sürdüren 60 yaş ve üzerindeki kişiler merkeze üye olarak hizmetlerden yararlanmaktadırlar. 55-60 yaş arasında olup da merkezlerden yararlanmak isteyenler ise merkez sorumlusunun teklifi, İl Müdürünün onayı ile üye olabilirler.
Yaşlı Dayanışma Merkezleri; yaşamını evde yalnız veya ailesiyle birlikte sürdüren yaşlıların yaşam kalitesini arttırmak, boş zamanlarını değerlendirmek, sosyal, psikolojik ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanmasında rehberlik ve mesleki çalışma yaparak sosyal ilişkilerini ve aktivitelerini artırmak amacıyla kurulmuşlardır.
Türkiye genelinde Ankara'da 2, İzmir ve Çanakkale'de birer olmak üzere toplam 4 Yaşlı Dayanışma Merkezi bulunmaktadır. Söz konusu merkezlerde üyelerden oluşan Türk Halk ve Türk Sanat Müziği koroları müzik çalışmalarında bulunmakta, sosyal ve kültürel amaçlı geziler, yemekler düzenlenmekte, ayrıca merkez üyelerine sosyal güvenlik, sağlık, hukuk vb. konularla ilgili olarak yetkili kişiler tarafından danışmanlık hizmeti verilmektedir.
Merkez hizmetlerinden yararlanmak isteyenler Ankara, İzmir ve Çanakkale illerinde hizmet veren merkezlere doğrudan başvuruda bulunabilirler.
Gerekli belgeler:
1) Dilekçe,
2) Nüfus Cüzdanı Örneği,
3) İkametgah belgesi
9- Alzheimer'li yaşlılara yönelik ne tür hizmetler verilmektedir ?
Ankara Ümitköy Huzurevi bünyesinde Batıkent İlk Yerleşim Mahallesi 10.Cadde No:24 adresinde bulunan "Alzheimer Hastası Yaşlılar Gündüzlü Bakım Merkezi " alzheimerli yaşlılara hizmet vermektedir.
Bu hizmetlerden; 60 yaş ve üzerinde bulaşıcı bir hastalığı bulunmayan, yatağa bağımlı ve özürlü olmayan demanslı yaşlılar yararlanmaktadır. Yaşlı başvuruları merkeze yapılmaktadır.
Kabul edilecek yaşlılardan istenen belgeler :
1) Vukuatlı Nüfus Kayıt Örneği
2) İkametgah Belgesi
3) Gelir durumunu gösterir belge örnekleri
4) Sağlık Kurulu Raporu
Ankara Alzheimer Hastası Yaşlılar Gündüzlü Bakım Merkezi Merkezine kabul edilen yaşlıların ödemesi gereken ücret :
21 Şubat 2001 tarih ve 24325 sayılı Huzurevleri ile Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezleri Yönetmeliği'nin 81.maddesinin (d) bendi gereği; merkezden yararlandıkları her gün için yaşlılardan F ücret grubu A sınıfı Tek kişilik günlük oda ücretinin (8.300.000 TL) % 75'i olan miktar ücret olarak alınmaktadır.
Alınan ücrete yaşlının Merkeze ulaşımı dahil değildir. Ulaşım yaşlı/yakınları tarafından sağlanır.
10- Özel Huzurevi / Yaşlı Bakımevi açmak için ne yapmak gerekiyor ?
Özel Huzurevi açmak için, bulunulan ilin İl Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğüne müracaat etmek gerekir.
İl Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlükleri,  "Özel Huzurevleri ve Yaşlı Bakımevleri Yönetmeliği"nde belirlenen kriterler çerçevesinde kuruluş açmak isteyen kurucu adaylarını yönlendirirler.

YARDIMCI ARAÇ GEREÇ VE CİHAZLAR

1. Sosyal Güvencesi Olmayanlar Ortopedik ve Diğer Yardımcı Araç ve Gereçleri Nasıl Alabilir?
İliniz veya İlçenizin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına müracaat ederek talepte bulunabilirsiniz. Ayrıca; Kızılay ve diğer sosyal yardım amaçlı dernek, vakıf, federasyon, Konfederasyonlardan bu konuda yardım alabilirsiniz.

Ayrıca belediyeler tarafından da çeşitli yardımlar yapılmaktadır.
2. Tekerlekli Sandalyenin Bedelini Kim Öder?
Bağlı bulunulan sosyal güvenlik kurumunca karşılanır. Herhangi bir sosyal güvenceye tâbi olmama halinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarından sağlanması Valilik ve Kaymakamlıklardan talep edilebilir.
3. İşitme Cihazının Bedelini Kim Öder?
Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Talimatı gereğince ödeme yapılır. Cihazların ödenmeyen kısımları olmama halinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarından sağlanması Valilik ve Kaymakamlıklardan talep edilebilir. .
4. Hasta Alt Bezinin Bedeli Ödeniyor mu?
Hastalığı nedeniyle “mesane veya rektum” kontrolü olmadığının (çocuklar için en az iki yaşını tamamlamış olmak kaydı ile) ve hasta altı bezi kullanması gerektiğinin belirtildiği uzman hekim raporuna dayanılarak reçete düzenlenmesi halinde ihtiyaca binaen kullanılması öngörülen hasta alt bezine ait fatura bedelleri birer aylık devreler halinde Sosyal Güvenlik Kurumunca ödenir.

VERGİ İNDİRİMİ VE ARAÇLAR

1. Özürlülüğe Bağlı Gelir Vergisi İndiriminden Kimler Yararlanabilmektedir?
Özürlü hizmet erbabı ile bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan hizmet erbabı, Özürlü serbest meslek erbabı ile bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan serbest meslek erbabı,

Basit usulde vergilendirilenlerden, tüccar ve ücretli durumuna girmeksizin, imalat, tamirat ve küçük sanat işleri ile uğraşan, (ilk madde ve yardımcı malzeme müşteriye ait olarak faaliyet gösteren terzi, tamirci, marangoz gibi) özürlüler yararlanmaktadırlar.
2. Kamu Sektöründe ve Özel Sektörde Çalışan Özürlülerin Gelir Vergisi İndiriminden Yararlanabilmeleri İçin Yapacakları İşlemler Nelerdir?
Gelir vergisi indiriminden yararlanmak isteyen özürlü hizmet erbabı, nüfus kağıdının örneği ve çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge ile birlikte illerde Defterdarlık Gelir Müdürlüğüne, bağımsız Vergi Dairesi bulunan ilçelerde Vergi Dairesi Müdürlüğüne, diğer ilçelerde Mal Müdürlüğüne bir dilekçe ile başvuracaktır
3. Gelir Vergisi İndiriminden Yararlanmak İsteyenlerin Hangi Belgeleri Hazırlamaları Gerekmektedir?
Gelir Vergisi indiriminden yararlanmak isteyenlerin dilekçe ekinde bulunduracakları belgeler şunlardır:

Özürlü hizmet erbabı için:
a)Çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge,
b)Nüfus cüzdanı örneği ve üç adet fotoğraf.

Hizmet erbabının bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişiler için:
a)Ücretlinin çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge,
b)Özürlü kişilerin nüfus cüzdanı örneği ve üç adet fotoğraf
c)Özürlü kişiye bakmakla yükümlü olduğunu gösteren belge.

Özürlü serbest meslek erbabı için:
a)Vergi kimlik numarasını gösteren belge,
b)Nüfus cüzdanı örneği ve üç adet fotoğraf.

Serbest meslek erbabının bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişiler için:
a)Serbest meslek erbabının vergi kimlik numarasını gösteren belge,
b)Özürlü kişilerin nüfus cüzdanı örneği ve üç adet fotoğraf,
c)Özürlü kişiye bakmakla yükümlü olduğunu gösteren belge.

Gelir Vergisi indiriminden yaralanma hakkına sahip basit usulde vergilendirilen özürlüler için:
a)Vergi kimlik numarasını gösteren belge,
b)Nüfus cüzdanı örneği ve üç adet fotoğraf.
4. Özürlünün Sahip Olduğu Konutta Vergi Muafiyeti Var mıdır?
5378 Sayılı Özürlüler Kanunu'nun 22'inci maddesi buna ilişkin düzenlemeyi içerir.

Madde 22.- 29.7.1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "gazilerin," ibaresinden sonra gelmek üzere "özürlülerin," ibaresi eklenmiştir.

Buna göre; 200 metrekareden küçük tek konutuolan özürlüler emlak vergisinden muaftır.
5. Malûl Ve Özürlüler Tarafından Gümrük Vergisinden Muafen İthal Edilecek Başka Eşya Var Mıdır?
Özürlülerin eğitimi, çalışması veya fiziksel, ruhsal ve sosyal gelişimlerine yönelik olarak özel suretle imal edilmiş olup, malûl ve özürlülerin kendi kullanımları için getirdikleri veya onlara yardım sağlanması amacına yönelik olarak kamu yararına faaliyette bulunan dernekler ile Sağlık Bakanlığınca yetki verilmiş kurum ve kuruluşlarca ithal edilen ve Kararnamede sayılan eşyalar gümrük vergilerinden muaftır.

Bu eşyalar:

Görmeyenler ve kısmen görenler için eğitsel, bilimsel veya kültürel gelişimlerine yönelik olmak üzere özel surette imal edilmiş matbu yayınlar, kabartma baskılar ve kağıtları, braille kağıdı, beyaz bastonlar, yazı ve kelime işlem makineleri, konuşan kitaplar, kasetçalarlar, büyütücü televizyon ekranları, elektronik yer saptayıcı ve engel dedektörü, saatler ve diğer parçalar vb.

Ortopedik cihazlar (motorlu veya motorsuz koltuklar, bisiklet, motosiklet, koltuk değnekleri, protez organlar vb.)

İşitme özürlülerin işitmesini kolaylaştırmaya mahsus cihazlar.

Vücut kusur veya noksanlığını gidermek amacıyla üstte veya elde taşınan veya vücudun içine yerleştirilen diğer cihazlar.

Eğlence merkezleri için özel oyun ekipmanları gibi eşyalardır.

Özel olarak malûl ve özürlülerin kullanımına mahsus olan ve eşya ile birlikte getirilen parça, yedek parça ve standart aksesuarlara veya bu eşyanın bakım, kontrol, ayarlama ya da tamiri için gerekli olan aletler de muafiyet kapsamındadır. Söz konusu parça, yedek parça ve aksesuarlar ile sair aletlerin eşyanın ithalinden sonra getirilmesi halinde muafiyetin uygulanması için bunların muafen ithal edilen eşya ile ilgili olduklarının tevsik edilmesi gerekir.

Bu eşyaların muafen ithaline ilişkin talepler, doğrudan eşyanın getirildiği Gümrük İdaresine yapılır. Gümrük İdaresi'nce eşyanın Kararname kapsamında ve kararnamede sayılan eşya olması halinde ithaline izin verilir
6. ÖTV Muafiyetinden Yararlanarak Araç Nasıl Alınır?
ÖTV Kanununun 7 nci maddesinin 2 numaralı bendi ile bu Kanuna ekli (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi mallardan;

a) 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm³'ü aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, sakatlık derecesi % 90 veya daha fazla olan malûl ve engelliler tarafından,

b) 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm³'ü aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, bizzat kullanma amacıyla sakatlığına uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran malûl ve engelliler tarafından,

c) 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm³'ü aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, bu bendin (a) ve (b) alt bentlerinde belirtilen malûl ve engelliler tarafından ilk iktisabından sonra deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle hurdaya çıkarılmasında, bu G.T.İ.P. numaralarında yer alan malları hurdaya çıkaran malûl ve engelliler tarafından,beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı ÖTV'den istisna edilmiştir.

Özel Tüketim Vergisi Kanununda 5228 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu malül ve engellilere sağlanan ÖTV istisnasının kapsamı genişletilmiş ve engel derecesi % 90 nı aşanların herhangi bir mekanik ilave veya tadilat yapılması şartı olmaksızın yurt içinden veya yurt dışından iktisap ettikleri taşıt araçlarından ÖTV tahsil edilmemesi sağlanmıştır. Engel sebebinin önemi bulunmamaktadır. Görme, işitme, konuşma veya ortopedik olabileceği gibi zihinsel engellilerde yasadan yararlanabilmektedir.

Sakatlık derecesinin %90 ve üzerinde olduğu, “Özürlülere Verilecek Sağlık Raporları Hakkında Yönetmelik” uyarınca Sağlık Bakanlığının belirlediği sağlık kuruluşlarından (tam teşekküllü Devlet Hastanesi) alınacak rapor ile belgelendirilmesi şartıyla, yukarda motor silindir hacmi belirtilmiş olan araçlardan birisinin engelliler tarafından ÖTV ödemeden satın alınması veya ithal edilmesi imkan dâhilindedir. Bu şekilde yurt içinden taşıt aracı iktisap edecek veya ithal edecek olanların motorlu taşıt kullanma ve ehliyet alma imkânları olmadığı için bunlar adına alınan taşıtlar başkaları tarafından kullanılacaktır. Bu kişilerde, Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve İstisna Tanınacak Haller Hakkında Karar ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde tanımlandığı üzere, araç sahibinin üçüncü dereceye kadar kan ve sihri hısımlarından birisi veya noterce düzenlenmiş iş akdine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü olacaktır. Araç ithal etmek için Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğüne başvurulması gerekmektedir.

Bilgi için: Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğü: İstanbul Yolu 6.km. TCDD Gümrük Ambarları Behiçbey/ANKARA Tel:0(312) 3971527- 0 (312) 3977547 www.gumruk.gov.tr
7. Sol Alt Ekstremite Sakatlığı Bulunanlar ÖTV’den Yararlanır mı?
Malül ve Engellilerin Araç Alımında ÖTV İstisnası Uygulamasının Şartları ile İstisnadan Yararlanılan Araçların Satışında Vergi Uygulanması’na yönelik 30.04.2010 tarihli Özel Tüketim Vergisi Sirküleri/12’ye göre, sağlık raporuna göre sadece sol alt ekstremitede sakatlığı bulunan malul ve engellilerin "H" sınıfı sürücü belgesi olması halinde, başkaca özel tertibat yapılmasına gerek olmaksızın otomatik vitesli araçlarıilk iktisabında bu istisnadan yararlanmaları mümkün bulunmaktadır. Bu durumda sakatlık derecesi % 90'ın altında olup, sadece sol alt ekstremitede sakatlığı bulunan malul ve engelliler için verilecek (2A) numaralı ÖTV beyannamesine, aracın sakatlığa uygun olarak tadil edildiğine dair teknik belge yerine aracın otomatik vitesli olduğuna dair "uygunluk belgesi" nin aslı veya noter onaylı örneği eklenecektir.
8. Malül ve Özürlülere Ait Taşıtların Trafik İşlemleri Nasıl Yapılmaktadır?
31 Aralık 2004 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile Karayolları Trafik Yönetmeliği nin 53 üncü ve 74 üncü maddelerinde değişiklik yapılarak; ithaline izin verilen veya ülkemizde imal edilen malul ve özürlülere ait özel tertibatlı araçlar ile özür derecesi % 90 ve üzerinde olan malul ve özürlüler adına Özel Tüketim Vergisinden muaf olarak tescil edilmiş özel tertibatı olmayan araçlara, üzerinde özürlülere mahsus işaret bulunan plakalardan verileceği hüküm altına alınmıştır.

Bu tür araçların trafik kuruluşlarınca tescil işlemlerinin yapılması sırasında;

- Bizzat kullanım amacıyla malul ve özürlü tarafından ithal edilen özel tertibatlı otomobiller ile motosikletlerin tescil belgelerine, “ Araç sahibi tarafından kullanılması zorunlu olup, ilgili gümrük müdürlüğünün izni olmadan devri, satışı, hibesi, intifasının mülkiyeti muhafaza kaydıyla veya sair şekillerde akden devri, tasarruf hakkının vekaletname ile devredilmesi, kiralanması, ödünç verilmesi, özel tertibatının kaldırılması veya değiştirilmesi yasaktır. ” ,

- Malul ve özürlü tarafından ithal edilen özel tertibatlı minibüslerin tescil belgelerine, “ Araç sahibinin üçüncü dereceye kadar kan ve sihri hısımlarından bir sürücü veya noterce düzenlenmiş iş akdine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü tarafından kullanılması zorunlu olup, ilgili gümrük müdürlüğünün izni olmadan devri, satışı, hibesi, intifasının mülkiyeti muhafaza kaydıyla veya sair şekillerde akden devri, tasarruf hakkının vekaletname ile devredilmesi, kiralanması ödünç verilmesi, özel tertibatının kaldırılması veya değiştirilmesi yasaktır. ” ,

- Malul ve özürlü tarafından bizzat kullanılmak amacıyla ülkemizden satın alınarak ilk iktisap edilen özel tertibatlı araçların tescil belgelerine, “ Araç sahibi tarafından kullanılması zorunlu olup, Özel Tüketim Vergisi ödenmeden devri, satışı, hibesi, intifasının mülkiyeti muhafaza kaydıyla veya sair şekillerde akden devri, tasarruf hakkının vekaletname ile devredilmesi, kiralanması, ödünç verilmesi, özel tertibatının kaldırılması veya değiştirilmesi yasaktır. ” , ikinci el araç olarak satın alınmış ise, “ Araç sahibinden başkasının kullanması yasaktır. ” şeklinde şerh konulacaktır.

Özel tertibatı olmayıp, özür derecesi % 90 ve üzeri olan malul ve özürlüler tarafından ÖTV'den muaf olarak bizzat ithal edilen ya da ülkemizden satın alınan araçların tescil belgelerine, “ Araç sahibi malul ve engelli kişinin kanuni mümessili ile üçüncü dereceye kadar kan ve sihri hısımlarından bir sürücü veya noterce düzenlenmiş iş akdine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü tarafından kullanılması zorunlu olup, Özel Tüketim Vergisi ödenmeden devri, satışı, hibesi, intifasının mülkiyeti muhafaza kaydıyla veya sair şekillerde akden devri, tasarruf hakkının vekaletname ile devredilmesi, kiralanması, ödünç verilmesi yasaktır. ”şeklinde şerh konulacak olup, ayrıca ithal araçların gümrük şahadetnamelerinde, yukarıda belirtilen şerh dışında varsa diğer şerhler de, tescil belgesine işlenecektir.

Malul ve özürlüler tarafından ithal edilerek getirilen araçların, aynı durumdaki başka bir malul veya özürlüye devri veya bunların ölümü sonucunda varislerine intikali halinde, bu araçlar gümrük vergisinden muaf olup, devir ve tescil işlemi ilgili gümrük müdürlüğünün iznine bağlıdır. Araç ülkemizden satın alınmış ise ilgili vergi dairesinin izninin alınması gereklidir.

Malul ve özürlülere ait özel tertibatlı araçların her ne sebeple olursa olsun,anılan Yönetmelikle belirlenmiş olan kişiler dışında başkaları tarafından kullanıldığının tespiti halinde aracın trafikten alı konulması yanında bu hususta düzenlenecek tutanak da işlem yapılmak üzere ilgili gümrük ve maliye birimlerine intikal ettirilecektir.

Diğer taraftan, zihinsel özürlüler ile reşit olmayan küçüklerin sahibi bulundukları aracın, tescil kuruluşlarında adlarına tescillerinin yapılabilmesi için, ileride doğabilecek hukuki ve cezai sorumlulukları kabul ettiklerine dair, kanuni mümessillerince noterde tanzim ve tasdik edilmiş taahhütnameyi tescil anında tescil birimine vermeleri zorunludur.
9. Taşıtlarda Katma Değer Vergisi Var mıdır?
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununda, özür dereceleri % 90 ve daha fazla olan malûl ve özürlülerin kendi adlarına kayıt ve tescil edilmiş olan taşıtlar yanında özür dereceleri % 90 dan az olan malûl ve özürlülerin adlarına kayıt ve tescilli olan ve özürlülük haline uygun özel tertibatlı veya özel tertibatlı hale getirilmiş taşıtlar için, istisnai bir düzenleme bulunmamaktadır. Malül veya özürlüler tarafından iktisap edilen veya ithal edilen taşıtlar genel KDV oranına tabidir.
10. H Sınıfı Sürücü Belgesi Nedir ve Nasıl Alınır?
Özel tertibatlı olarak imal, tadil ve teçhiz edilmiş motosiklet veya otomobil türünden araçları kullanacak özürlüler H sınıfı ehliyet almak zorundadır. H sınıfı sürücü belgesine ilişkin düzenlemeler Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde yer alır.H sınıfı ehliyet almak için, “Özel tertibatlı araç kullanabilir” ibaresi olan sağlık kurulu raporu ile birlikte sürücü kurslarına müracaat edilmelidir. H sınıfı ehliyet kurslarında, kursiyerler trafik ve ilkyardım derslerinden sorumludurlar. Motor dersinden muaftırlar. Dört haftalık teorik ders süresi vardır. Geri kalan sürede de direksiyon eğitimi alınır.H sınıfı ehliyeti ömür boyu kullanmak veya belirli aralıklarla güncellemek, alınacak Sağlık Kurulu Raporunda kesinlik kazanır. El veya ayakta ortopedik özrü olanlar ve işitme özürlüler H sınıfı ehliyeti ömür boyu kullanabilir.
11. Tek Gözü Olanlar (Monoküler) Sürücü Belgesi Alabilir mi?
26 Eylül 2006 tarih ve 26301 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları İle Muayenelerine Dair Yönetmelik”de belirtilen usul ve esaslar dahilinde tek gözlüler ehliyet alabilmektedir

EĞİTİM

1. Özürlü Bireyin Eğitim Hakları Nelerdir ?
Özürlü bireyler temel eğitim ilkeleri doğrultusunda genel eğitim, özel eğitim ve mesleki eğitim görme haklarını kullanabilmektedirler.
5378 sayılı Özürlüler Kanunu'nun 15. Maddesinde “Hiçbir gerekçeyle özürlülerin eğitim alması engellenemez. Özürlü çocuklara, gençlere ve yetişkinlere, özel durumları ve farklılıkları dikkate alınarak, bütünleştirilmiş ortamlarda ve özürlü olmayanlarla eşit eğitim imkânı sağlanır.” ibaresi yer almaktadır.

Özür türü ve derecesine göre özürlü çocuklar genel eğitim sisteminde normal sınıflarda veya özrün türü ve düzeyine göre ayrılmış olan özel eğitim sınıflarında eğitim alabilmektedirler. Bununla birlikte özürlü çocukların normal eğitim sınıflarında normal gelişim gösteren akranlarıyla, sosyal ve eğitimsel açıdan birlikteliklerinin sağlanabilmesi için eğitim politika ve uygulamalarında temel yaklaşım kaynaştırma eğitimi ile sağlanmaktadır.

Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin zorunlu öğrenim çağı: Okul öncesi dönemi de içine alan 3-14 yaş olarak belirlenmiştir. Ülkemizde eğitime ihtiyacı olan özürlülere yönelik MEB sorumludur. Özürlülere yönelik erken eğitim 0-6 yaşından başlayarak eğitim ve öğretim hizmetlerinde MEB nın yanı sıra üniversitelerin ilgili bölümlerinden de bilgi ve yönlendirme hizmetlileri alınabilir.
2. Özel Eğitim Hizmetlerinin Yasal Dayanağı Nedir?
Özel eğitim hizmetleri 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 31.05.2006 tarih ve 26184 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren “Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği” nde belirtilen esaslar doğrultusunda yürütülür.
3. Özel Özel Eğitim Merkezlerinden Hizmet Almak İçin Nereye Başvurmak Gereklidir?
Hastaneden alınan “eksiksiz” doldurulmuş “özürlüler için sağlık kurulu raporu” ile ikamet edilen ilçede bulunan Rehberlik Araştırma Merkezlerine müracaatta bulunulmalıdır.
4. Eğitsel Değerlendirme Ve Tanılama Nedir?
Rehberlik Araştırma Merkezlerinde, bireyin tüm gelişim alanındaki özellikleri ve akademik disiplin alanlarındaki yeterliliklerinin değerlendirilmesi amacıyla nesnel, standart testler ve özürlü bireyin özelliklerine uygun ölçme araçlarıyla yapılan tüm uygulamalardır.
5. Eğitsel Değerlendirme Ve Tanılama İçin Gerekli Belgeler Nelerdir ?
Özürlü bireyin velisinin veya okul/ kurum yönetiminin yazılı başvurusu,

Okula/ kuruma kayıtlı özürlü bireyin bireysel gelişim raporu,

İkametgâh belgesi,

Özürlüler için sağlık kurulu raporu,
6. Özel Eğitim Ücretlerinin Ödemesi Hangi Kurum Tarafından Yapılmaktadır?
Özel eğitime ihtiyacı olduğu “Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu” tarafından tespit edilen tüm özürlü bireylerin yararlandığı özel eğitim hizmetlerine ilişkin ödemenin Bütçe Uygulama Talimatı ile belirlenen kısmı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından karşılanmaktadır. Bu miktar Milli Eğitim Bakanlığı tarafından özel eğitim hizmeti veren kuruma ödenmektedir.
7. Özürlü Bireyin Ailesine Yönelik Eğitim Hizmetleri Nasıl Verilmektedir?
Aile eğitimi tüm eğitim kademelerindeki özürlü bireyin eğitimine katkı sağlamak “rehberlik ve danışmanlık” hizmetlerini içeren bir eğitimdir.
Aile Eğitim Hizmetleri Rehberlik ve Araştırma Merkezleri Özel Eğitim okul ve Kurumları, kaynaştırma uygulamaları yapılan okullar tarafından hazırlanan ve yürütülür. İhtiyaç halinde bu hizmet evlerde de yürütülebilir.
8. Üniversite Sınavına Giren Özürlü Öğrenciler İçin Ne Tür Kolaylıklar Sağlanmaktadır?
Üniversite sınavına giren özürlü öğrenciler için gerekli fiziksel düzenlemeler yapılmaktadır. Ortopedik ve görme özürlüler için uygun düzenlenmiş sınav mekanları hazırlanmakta, görme özürlüler ve az görenler için 30 dakikalık ek sınav süresi verilmekte, sınav sorularını okuyacak ve söylenecek yanıtları yazacak uygun eğitimde ve düzgün diksiyonlu “yardımcı refakatçi” eşliğinde sınava girme olanağı tanınmaktadır.z.
9. Özürlü Üniversite Öğrencilerine Sağlanan Kolaylıklar Nelerdir?
Başarılı ve ihtiyaç sahibi özürlü öğrencilere Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından öncelikli olarak öğrenim kredisi, katkı kredisi ve yurt tahsisi yapılmaktadır.

20.06.2006 tarih ve 26200 sayılı resmi gazetede yayımlanan “ Yükseköğretim Kurumları Özürlüler Danışma ve Koordinasyon Yönetmeliği” gereğince üniversitelerde, öğrencilerin öğrenim hayatlarını kolaylaştırmak için gerekli tedbirleri almak ve bu yönde düzenlemeler yapmak üzere “Özürlüler Danışma ve Koordinasyon Birimi” oluşturulması sağlanmıştır.
10. Özel Eğitime İhtiyacı Olan Öğrencilerin Okullara ve Kurumlara Erişiminin Ücretsiz Sağlanması Projesi nedir? Proje kapsamında hangi öğrencilerin ücretsiz taşınması gerçekleştirilmektedir?
“Özel Eğitime İhtiyacı Olan Öğrencilerin Okullara ve Kurumlara Erişiminin Ücretsiz Sağlanması Projesi” özel eğitime gereksinim duyan çocukların okullara erişiminin ücretsiz sağlanması ile eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması ve özürlü öğrencilerin okumaya teşvik edilmesi amacıyla Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim, Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü işbirliğinde hazırlanmıştır. Proje kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki;
  • Görme Engelliler Okullarında,
  • İşitme Engelliler Okullarında
  • Ortopedik Engelliler Okullarında
  • Otistik Çocuklar Eğitim - İş Eğitim Merkezlerinde
  • Zihinsel Engelliler Okullarında
  • Uyum Güçlüğü Olanlar Okulunda
  • Özel Eğitim Okulları Bünyesinde Anasınıfında
  • Özel Eğitim Sınıflarında
eğitim alan öğrenciler ücretsiz taşınmaktadır.

ÖZÜRLÜ KİMLİK KARTI

1. Özürlü Kimlik Kartı Nedir, Hangi Kurum Tarafından Verilmektedir?
19.07.2008 tarihli ve 26941 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Özürlüler Veri Tabanı Oluşturulmasına ve Özürlülere Kimlik Kartı Verilmesine Dair Yönetmelik” gereği özürlülere tanınan hak ve hizmetlerden yararlanmada kullanılmak üzere özürlü kişilere verilen kimlik kartıdır. Özürlü kimlik kartı Valilikler (İl Sosyal Hizmetler Müdürlükleri) tarafından düzenlenmektedir.
2. Özürlü Kimlik Kartı Kimlere Verilmektedir?
Özürlü kimlik kartı, doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle meydana gelen bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini yüzde kırk veya daha yüksek bir oranda kaybeden ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan özürlü bireylere verilmektedir.
3. Özür Oranında Değişiklik, Soyadı Değişikliği, Kimliğin Kaybolması Veya Deforme Olması Durumunda Nereye Müracaat Edilir?
Özürlü kimlik kartları; içerdiği bilgilerin değişmesi, kaybedilmesi, çalınması veya herhangi bir nedenle kullanılamaz hale gelmesi durumunda, sosyal hizmetler il müdürlükleri tarafından yeniden düzenlenir.
4. Özürlü Kimlik Kartı Özürlü Sağlık Kurulu Raporu Yerine Geçer Mi?
Özürlü kimlik kartı özürlü sağlık kurulu raporu yerine geçmez. Kimlik kartına sahip her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, mevzuatta münhasıran özürlü kişilere tanınan hak ve hizmetlerden yararlanır. Kimlik kartı alıp almamak özürlü kişinin isteğine bağlıdır.
5. Yurtdışında Yaşayan Türk Vatandaşı, Yaşadığı Ülke Makamlarınca Düzenlenen Özürlü Sağlık Kurulu Raporu ile Özürlü Kimlik Kartı Alabilir Mi?
Yabancı ülkede yaşayan Türk vatandaşlarımızın yaşadığı ülke makamlarınca verilmiş olan özürlü sağlık kurulu raporu Türkiye’de geçerli değildir. Özürlü kimlik kartı almak üzere, mevzuat gereği yetkili hastanelere müracaat ederek yeniden özürlü sağlık kurulu raporu almaları gerekmektedir.
6. Özürlü Kimlik Kartı İle Ülkemizde Özürlü Kişilere Sağlanan Hak Ve Hizmetler Nelerdir?
Özürlü kişilerin faydalanacakları hak ve indirimler; ilgili kurum, kuruluş veya yerel yönetimler tarafından belirlenmektedir. Bunun yanında bazı kamu ve özel sektör kuruluşlarının, özürlü kimlik kartı, nüfus cüzdanına işlenmiş özürlülük bilgisi ya da özürlülere verilen sağlık kurulu raporunu esas alarak özürlülere sağladığı kolaylıklar bulunmaktadır. Bu indirimler ve/veya oranları zaman zaman ilgili kurumlar tarafından değiştirilebilmektedir.

İNDİRİMLER

1. Belediyelerin Şehir İçi Ulaşımda Özürlü Kişilere Sağladığı Ücretsiz/İndirimli Seyahat Hakkı İle Diğer Bazı İndirim Ve Kolaylıklar Nasıl Uygulanmaktadır?
Bazı belediyeler, belediye meclislerinde alınan kararlar doğrultusunda özürlüleri şehir içi otobüs, vapur, su. vb. hizmetlerinden ücretsiz veya indirimli faydalandırmaktadır. Belediyelerin indirimli veya ücretsiz hizmetlerinden faydalanmak üzere belediyenin ilgili birimine müracaat etmek gerekmektedir.
2. Şehirlerarası Yolcu Otobüslerinde Özürlülere İndirim Nasıl Uygulanmaktadır?
Şehirlerarası yolcu otobüslerinde, Karayolları Taşıma Yönetmeliğinin 57. maddesinin 11. fıkrası gereği; % 40 oranında özürlü olduğunu belgeleyen kişiler için bilet ücreti, geçerli ücret tarifesi üzerinden % 30 indirimli düzenlenmektedir.
3. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Tarafından Özürlülere İndirim Nasıl Uygulanmaktadır?
%40 ve üzeri olan özürlü yolcunun sadece kendisi, özür oranı %50 ve üzeri olan ağır özürlü yolcunun kendisi ve varsa beraberindeki refakatçisi ana hat yolcu trenlerinde %50 indirimli olarak seyahat edeceklerdir.  Söz konusu indirimden yararlanmak isteyenlerin "Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında yönetmelik" ‘e uygun olarak alınmış sağlık kurulu raporu,  özürlü kimlik kartı veya ( Özürlü nüfus cüzdanında yer alanlar için) nüfus cüzdanını ibraz etmeleri gerekmektedir.
4. Türk Hava Yolları Tarafından Özürlülere İndirim Nasıl Uygulanmaktadır?
Türk Hava Yolları, yüzde 40 ve üzeri oranda özürlü olan yolculara, uygulanabilir ücretler üzerinden tüm iç ve dış hatlarda yüzde 25 indirim sağlamaktadır. İndirimden faydalanmak isteyen % 40 ve üzeri oranda özürlü kişilerin, özürlü kimlik kartı veya sağlık kurulu raporu veya ''Özürlü'' ibaresi bulunan nüfus cüzdanlarını ibraz etmeleri gerekmektedir. Ayrıca, 'refakatçi ile seyahat etmelidir' ibaresi bulunan doktor raporunun ibraz edilmesi halinde, özürlü yolcu ile aynı seferde seyahat edecek bir refakatçisine tüm iç ve dış hatlarda uygulanabilir ücretler üzerinden yüzde 25 oranında indirim sağlanmaktadır.
5. İstanbul Şehir Hatları İşletmesi ve İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi tarafından özürlülere indirim nasıl uygulanmaktadır?
İstanbul Şehir Hatları İşletmesi tarafından, kimliklerini ibraz etmek suretiyle özürlülere, 60 yaş ve üzeri olan vatandaşlar, gaziler, şehit ve gazilerin dul ve yetimlerine akbilli hatlarda ücretsiz seyahat etme imkanı sağlanmaktadır. Ağır özürlü vatandaşların kartlarında “Refakatçi” ibaresi bulunan kişilerin yanlarındaki refakatçiler de ücretsiz olarak seyahat etmektedir. Biletli hatlarda eğer indirimli tarife var ise, indirimli bilet ile seyahat edebilmektedirler.

İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi tarafından, bedensel özürlüler, % 40 ve üzeri oranda özürlü olan ve nüfus cüzdanında özürlülük bilgisi yazılmış olan özürlü kişilere; bilgisayardan bilet kesilen dış hatlarda indirimli, İETT'den alacakları ücretsiz seyahat kartları üzerine taktıracakları indirimli akbillerini kullanmak suretiyle akbilli hatlarda indirimli tarifeden yararlanmaktadır. Malul vatandaşlar ile 2022 sayılı kanuna göre maaş alan 65 yaşını doldurmuş, bakıma muhtaç, malul durumdaki kişiler; durumlarını belgelemek kaydıyla dış hatlarda indirimli, İETT'den alacakları ücretsiz seyahat kartları üzerine taktıracakları indirimli akbillerini kullanmak suretiyle akbilli hatlarda indirimli yararlanmaktadır.
6. Müze Ve Ören Yeri Girişlerinde Özürlülere İndirim Nasıl Uygulanmaktadır?
Müze ve ören yerlerine, özürlüler ile bir refakatçisi, gaziler, şehit ve gazilerin eş ve çocukları, 65 yaş ve üstü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları kimliklerini ibraz etmek suretiyle ücretsiz biletle girmektedirler.
6. Milli Parklar, Tabiatı Koruma Alanları Ve Tabiat Parklarına Girişinde Özürlülere İndirim Nasıl Uygulanmaktadır?
Özürlüler, harp malulü ve gaziler ile bunların eşleri, çocukları, ve anne babalarından, kimliklerini ibraz etmek suretiyle milli parklar, tabiatı koruma alanları ve tabiat parklarına girişte ücret alınmamaktadır.
7. GSM Şebekelerinde (Cep Telefonlarında) Uygulanan İndirimli Tarife Nasıldır?
GSM operatörleri, özürlü kişilere özel tarifeler uygulanmaktadır.

FİZİKSEL ÇEVRE DÜZENLEMELERİ

1. Fiziksel Çevrenin Özürlülerin Ulaşabilirliğine Uygun Düzenlenmesi Nasıl Sağlanacak?
Kentsel yaşamın özürlülerin ulaşabilirliğine uygun olarak düzenlemesi amacıyla şu yasal düzenlemeler yapılmıştır:

572 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve ardından İmar Mevzuatında yapılan düzenlemelerle yapılı çevrenin özürlüler için ulaşılabilir kılınması amaçlanmıştır. 6 Haziran 1997 tarihli 572 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesiyle, 3194 Sayılı İmar Yasası'na bir madde eklenmiş ve “Fiziksel çevrenin özürlüler için ulaşılabilir ve yaşanabilir kılınması için, imar planları ile kentsel, sosyal, teknik altyapı alanlarında ve yapılarda Türk Standartları Enstitüsü'nün ilgili standartlarına uyulması zorunludur” hükmü getirilmiştir. Buna göre hazırlanan İmar Yönetmeliklerinde de; açık alanlarda (yol, otopark, park, yaya bölgesi, meydan ve kaldırımlarda) ve umumi yapılarda (okul, hastane, alışveriş merkezi, sinema, vb.) ulaşabilirliğinin sağlanması için TSE standartlarına uygun düzenleme yapılması hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca; 5378 sayılı Özürlüler Yasasında; aşağıdaki maddeler kentsel yaşamın özürlülerin ulaşabilirliğine uygun düzenlemesi amaçlıdır. Söz konusu yasanın ilgili maddeleri şunlardır:

“Geçici Madde 2.- Kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmî yapılar, mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapılar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlülerin erişebilirliğine uygun duruma getirilir.

Geçici Madde 3.- Büyükşehir belediyeleri ve belediyeler, şehir içinde kendilerince sunulan ya da denetimlerinde olan toplu taşıma hizmetlerinin özürlülerin erişilebilirliğine uygun olması için gereken tedbirleri alır. Mevcut özel ve kamu toplu taşıma araçları, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlüler için erişilebilir duruma getirilir.”

Öte yandan, 2006/18 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nde de mevcut resmi yapıların ve umuma açık her türlü yapının özürlülerin erişebilirliğine uygun duruma getirilmesi için kamu kuruluşları ve yerel yönetimlerce eylem planları hazırlanması, bu düzenlemelerin TSE standartlarına uygun olmasına dikkat edilmesi istenmektedir.
2. Oturulan Konutta Özüre Uygun Düzenlemeler Yaptırılabilir mi?
Kat mülkiyeti yasasına tabi olan apartman, site vb. konutlarda yaşayan kişiler getirilen yasal düzenleme ile özürüne uygun düzenleme yaptırma olanağına sahip olmuşlardır. 5378 sayılı Yasanın 19. maddesinde;
“Madde 19- 23.6.1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 42 nci maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Özürlülerin yaşamı için zorunluluk göstermesi hâlinde, proje tadili kat maliklerinin en geç üç ay içerisinde yapacağı toplantıda görüşülerek sayı ve arsa payı çoğunluğu ile karara bağlanır. Toplantının bu süre içerisinde yapılamaması veya tadilat talebinin çoğunlukla kabul edilmemesi durumunda; ilgili kat malikinin talebi üzerine bina güvenliğinin tehlikeye sokulmadığını bildirir komisyon raporuna istinaden ilgili mercilerden alınacak tasdikli proje değişikliği veya krokiye göre inşaat, onarım ve tesis yapılır. İlgili merciler, tasdikli proje değişikliği veya kroki taleplerini en geç altı ay içinde sonuçlandırır. Komisyonun teşkili, çalışma usûlü ile özürlünün kullanımından sonraki süreç ile ilgili usûl ve esaslar Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından müştereken hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.” hükmü eklenmiştir.

Ayrıca Yasa hükmünde sözü edilen komisyonun kuruluş ve çalışma usülleri ile ilgili “Yapılarda Özürlülerin Kullanımına Yönelik Proje Tadili Komisyonları Teşkili, Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” 22 Nisan 2006 tarih ve 26147 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
3. Özürlüler İçin Ayrılmış Park Yerlerinin İşgalini Önlemeye Yönelik Bir Düzenleme Var mıdır?
5378 Sayılı Özürlüler Kanunu'nun 31'inci maddesi buna ilişkin düzenlemeyi içerir.

Madde 31.- 13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 61 inci maddesinin birinci fıkrasına (n) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent ve ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

(o) Özürlülerin araçları için ayrılmış park yerlerinde,

(o) bendinin ihlâli hâlinde para cezası iki kat artırılır.

SOSYAL YARDIMLAR

1. Ayni Nakdi Yardım (Yiyecek, Giyecek, Para Yardımı) Yapılmakta mıdır?
Muhtaç durumda olup, herhangi bir sosyal güvenliği olmayan kişiler; İl veya ilçedeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına başvuruda bulunarak, ayni ve nakdi yardımlardan yararlanabilirler.

Ayrıca, Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü ' nce muhtaç durumdaki ailelerin çocuklarının bakımına destek için ayni ve nakdi yardımlar yapılmaktadır. Muhtaç olup, özürlü çocuğunun bakımında güçlükler yaşayan aileler bu yardımdan yararlanmak için İllerinde bulunan İl Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğüne müracaat edebilirler

AVRUPA BİRLİĞİ AB İLE MALİ İLİŞKİLER

1. Türkiye Hangi AB Fonlarından (Mali Yardımlar) Faydalanmaktadır?
Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA): 2007–2013 döneminde tüm katılım öncesi AB mali yardım programlarını birleştiren mali araç olarak adlandırılan bünyesinde mali yardımlardan faydalanılmaktadır.
2. Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) Nedir?
2007–2013 döneminde AB adayı ülkelere (Hırvatistan, Makedonya ve Türkiye) ve AB potansiyel aday ülkelerine (Arnavutluk, Bosna-Hersek, Karadağ ve Sırbistan) sağlanacak katılım öncesi mali yardımların temel ilkeleri ve amaçları, 1085/2006 sayılı Avrupa Konseyi Tüzüğü ile düzenlenmiştir.
Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) kapsamındaki mali yardımlar aşağıda özetlenen beş bileşeni kapsamaktadır:
1- Kurumsal Kapasite Geliştirme: Yararlanıcı ülkenin çeşitli müktesebat başlıkları altında müktesebatı uygulamaya yönelik kurumsal kapasitesini geliştirmeyi hedeflemektedir.
2- Bölgesel ve Sınır Ötesi İşbirliği: Yararlanıcı ülkenin diğer yararlanıcılar ile veya üye devletlerle bölgesel, bölgelerarası ve sınır ötesi işbirliği konularını desteklemeyi hedeflemektedir.
3- Bölgesel Kalkınma: Hâlihazırda kullanılan anlamından farklı, yeni bir yaklaşım içermektedir. Bu başlık, aday ülkeyi üye olduktan sonra faydalanacağı “yapısal fonların” kullanımına hazırlama etkisi açısından önemlidir. Öncelik alanları şunlardır: ulaştırma, çevre (su, atık su ve hava kalitesi konuları), enerji (yenilenebilir ve enerji verimliliği konuları), eğitim, sağlık altyapıları ve bilişim teknolojileri dâhil KOBİ’lere destek.
4- İnsan Kaynakları: Bu başlık da mekanizma ile getirilen yeni bir yaklaşımdır. Aday ülkeyi Avrupa İstihdam Stratejisi çerçevesinde Avrupa Sosyal Fonunun kullanımına hazırlamayı hedeflemektedir. İstihdama erişim, sosyal içerme, insan sermayesine yatırım (eğitim-sağlık) gibi alanlarda faaliyetleri destekleyecektir.
5- Kırsal Kalkınma: Tarım işletmelerine yatırımlar, tarım ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanması, kırsal ekonominin çeşitlendirilmesi gibi tedbirler, desteklenebilir faaliyetler olarak değerlendirilebilir.
3. Türkiye'nin Katılım Sağladığı Topluluk Programları Nedir?
Ekonomik ve sosyal birliğini hedefleyen 27 ülkeden oluşan AB'de çeşitli alanlarda işbirliğini teşvik etmek ve ilgili alanlardaki uygulamaları yakınlaştırmak için çeşitli topluluk programları bulunmaktadır. Üye ülkelerin hepsi için zorunlu olan bu topluluk programlarının önemli bir bölümü aday ülkeler ve Balkan Ülkeleri gibi AB'nin yakın olduğu ülkelere de açık bulunmaktadır.
Türkiye'de aday ülke sıfatı ile bu topluluk programlarına katılım sağlamaktadır.
Türkiye'nin aday ülkelere açık olan topluluk programlarına katılım prosedürü şu şekilde gerçekleşmektedir:
•   Avrupa Komisyonu ya da ilgili Kurum/Kuruluşumuz Topluluk Programına katılım için niyet beyan eder,
•   Programın konusu ile ilgili Kurum/Kuruluş ile söz konusu Topluluk Programı'na katılım ABGS tarafından koordine edilir,
•   Programa katılıma ilişkin gereken altyapı oluşturulur,
•   Katılımın resmi belgesi olan Mutabakat Zaptı (MoU), Türkiye ve Avrupa Birliği arasında imzalanır,
•   Katılım Bakanlar Kurulu Kararınca onaylanır ve Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla süreç başlar. 
Türkiye'nin katılım sağladığı topluluk programları ilgili ayrıntılı bilgi için: http://www.abgs.gov.tr/index.php?p=45150&l=1
4. Türkiye Hangi Topluluk Programlarına Katılım Sağlamaktadır?
Araştırma ve Teknolojik Gelişme Alanında Yedinci Çerçeve Programı (TÜBİTAK), Progress Programı (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı), Hayatboyu Öğrenme Programı (AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı), Gençlik Programı (AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı) başlıcalarıdır.

Diğer tüm topluluk programları: Fiscalis 2013 Programı (Maliye Bakanlığı), Gümrük 2013 Programı (Gümrük Müsteşarlığı), , Kültür Programı (Kültür ve Turizm Bakanlığı), Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Programı (Girişimcilik ve Bilgi Toplumu) (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile DPT Müsteşarlığı), 2007-2019 Yılları İçin Avrupa Kültür Başkentleri Eylemi(Türkiye'nin katılım sağladığı topluluk programları ilgili ayrıntılı bilgi için:http://www.abgs.gov.tr/index.php?p=45150&l=1)
Mali Yardımlar ve Topluluk Programları hakkında detaylı bilgi için:
Avrupa Birliği Genel Sekreterliği ( www.abgs.gov.tr )
AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi ( www.ua.gov.tr )
Devlet Planlama Teşkilatı ( www.dpt.gov.tr )

SPOR, MEDYA, AYRIMCILIK

1. Özürlü Bireylerin Spor Yapmalarını Kolaylaştırıcı Tedbirler Var Mıdır?
5378 Sayılı Özürlüler Kanunu'nun 33'üncü maddesi buna ilişkin düzenlemeyi içerir 

Madde 33.- 21.5.1986 tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2 nci maddesine (n) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (o) bendi eklenmiş ve mevcut (o) bendi (p) bendi olarak teselsül ettirilmiştir.

“(o) Özürlü bireylerin spor yapabilmelerini sağlamak ve yaygınlaştırmak üzere; spor tesislerinin özürlülerin kullanımına da uygun olmasını sağlamak, spor eğitim programları ve destekleyici teknolojiler geliştirmek, gerekli malzemeyi sağlamak, konu ile ilgili bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları ile yayınlar yapmak, spor adamları yetiştirmek, özürlü bireylerin spor yapabilmesi konusunda ilgili diğer kuruluşlarla işbirliği yapmak.....,”

Ayrıca Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nca yapılması istenilen düzenleme doğrultusunda; Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından 81 Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne ve Özerk ve Özerk olmayan Federasyon Başkanlıklarına gönderilen 06.10.2010 tarihli yazı ile "özürlü kimlik kartları esas alınarak hem özürlülere tanınan hak ve hizmetlerinden yararlandırılmaları hem de sosyal hayata katılmalarının sağlanması bakımından Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne bağlı tüm tesislerde, federasyonca veya il müdürlüklerince düzenlenen spor faaliyetlerine girişte ücret alınmaması veya indirimli tarife uygulanması" istenmiştir ve uygulanmaya başlanılmıştır.
2. Özürlü Bireylere Yönelik Ayrımcılıkla Mücadeleye İlişkin Yasal Düzenlemeler Nelerdir?
Anayasa ve tüm mevzuatta özürlülere yönelik düzenlemeler topluma tam ve eşit katımlı sağlamak ve ayrımcılığı önleyici iyileştirmelere yöneliktir. 1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10. maddesinde fırsat eşitliğine uygun olarak hareket edilmesi öngörülmüştür. Bu maddeye göre:
“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
Anayasası’nın 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasının sonuna 2010 yılında yapılan değişiklikle; “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.” cümlesi ve aynı maddeye ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunması gerekenler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz.”
Bu değişiklikle, özürlü bireylere pozitif ayrımcılık yapılmasının eşitliğe aykırılık oluşturmayacağına ilişkin bir hüküm eklenmiştir.
İş hukukunun temel ilkelerinden biri olan işverenlerin işçilere eşit işlem yapma borcu, 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Eşit Davranma İlkesi” başlığını taşıyan 5. maddesi ile normatif düzenlemeye kavuşmuştur. Bu maddeye göre;
MADDE 5.“ İş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayırım yapılamaz.” denmektedir.
5378 sayılı Özürlüler Kanunun 4. maddesinde, özürlü bireylerle ilgili politikaların temel odak noktasının ayrımcılıkla mücadele ekseninde olması gerektiği ifade edilmiştir:
“….Özürlüler aleyhine ayrımcılık yapılamaz; ayrımcılıkla mücadele özürlülere yönelik politikaların temel esasıdır”.
5378 sayılı Özürlüler Hakkında Kanun’un 41. maddesi ile Türk Ceza Kanunu’nun ayrımcılık yasağını düzenleyen 122. maddesine, “özürlülük” ibaresi eklenmiştir. Ayrımcılık başlığını taşıyan maddenin değişiklik işlenmiş hali şöyledir:
“Kişiler arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, özürlülük siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım yaparak;
  • Bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya bir hizmetin icrasını veya hizmetten yararlanılmasını engelleyen veya kişinin işe alınmasını veya alınmamasını yukarıda sayılan hâllerden birine bağlayan,
  • Besin maddelerini vermeyen veya kamuya arz edilmiş bir hizmeti yapmayı reddeden,
  • Kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen,
Kimse hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.”
Türk Ceza Kanunu’nun bu hükmünün doğrudan ayrımcılığı yasakladığı konusunda şüphe yoktur.
Ayrıca 5378 sayılı Özürlüler Hakkında Kanun’un 14. maddesinde ayrıca özürlü bireylerin istihdamına yönelik ayrımcılıkla mücadele hususunda şunları ifade etmiştir:
“İşe alımda; iş seçiminden, başvuru formları, seçim süreci, teknik değerlendirme, önerilen çalışma süreleri ve şartlarına kadar olan safhaların hiçbirinde özürlülerin aleyhine ayrımcı uygulamalarda bulunulamaz.
Çalışan özürlülerin aleyhinde sonuç doğuracak şekilde, özrüyle ilgili olarak diğer kişilerden farklı muamelede bulunulamaz.
Çalışan veya iş başvurusunda bulunan özürlülerin karşılaşabileceği engel ve güçlükleri azaltmaya veya ortadan kaldırmaya yönelik istihdam süreçlerindeki önlemlerin alınması ve işyerinde fiziksel düzenlemelerin bu konuda görev, yetki ve sorumluluğu bulunan kurum ve kuruluşlar ile işyerleri tarafından yapılması zorunludur. Özürlülük durumları sebebiyle işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan özürlülerin istihdamı, öncelikle korumalı işyerleri aracılığıyla sağlanır.”
6111 Sayılı Kanun ile “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” özürlü bireyler için yer alan düzenlemeler, ayrımcılığı önlemeye yönelik çeşitli iyileştirmeler niteliğinde getirilmiştir. Ülkemizde bu alanla ilgili tüm mevzuat bilgileri web sitemizdeki “ulusal mevzuat” bölümünde yeralmaktadır.
Ülkemizde 28 Ekim 2009 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Özürlü Kişilerin Hakları Sözleşmesi (Convention on the Rights of Persons with Disabilities) her alanda özürlülere dayalı ayrımcılığı önleyici ve bütünsel yaklaşıma dayalı hükümlerden oluşmaktadır (http://www.ozida.gov.tr/?menu=yenimevzuat&sayfa=engelli_kisilerin_haklari).
3. Medyada Özürlülerin Şiddet ve Ayrımcılığa Tabi Tutulmamasını Önlemeye İlişkin Koruyucu Tedbirler Var Mıdır?
5378 Sayılı Özürlüler Kanunu'nun 37'inci maddesi buna ilişkin düzenlemeyi içerir 
Madde 37.- 13.4.1994 tarihli ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (u) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
(u) Kadınlara, güçsüzlere, özürlülere ve çocuklara karşı şiddetin ve ayrımcılığın teşvik edilmemesi.
4. Özürlü Bireylerin Ticari Hayatta ve Noter İşlemlerinde Ayrımcılığa Uğramalarını Önleyen Düzenleneler Var Mıdır?
5378 sayılı Özürlüler Kanununun 50. maddesiyle; Türk Ticaret Kanunu’nun 668. maddesinde yer alan ve görme özürlü bireylerin poliçe altına attıkları imzanın usulen tasdik edilmiş olmadıkça geçerli olmayacağına ilişkin hüküm ve Borçlar Kanunu’nun 14. maddesinde yer alan ve görme özürlü bireylerin imzalarının usulen tasdik edilmedikçe bağlayıcı olmayacağına ilişkin hüküm kaldırılmıştır.

Bu yöndeki diğer değişiklik ise, Noterlik Kanunu’nun 73. maddesine ilişkindir. 5378 Sayılı Özürlüler Kanunu'nun 23 ve 24'üncü maddeleri buna ilişkin düzenlemeyi içerir.

Madde 23.- 18.1.1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 73’üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
İlgilinin işitme, konuşma veya görme özürlü olması:

Madde 73. Noter, ilgilinin işitme, konuşma veya görme özürlü olduğunu anlarsa, işlemler özürlünün isteğine bağlı olmak üzere iki tanık huzurunda yapılır. İlgilinin işitme veya konuşma özürlü olması ve yazı ile anlaşma imkânının da bulunmaması hâlinde, iki tanık ve yeminli tercüman bulundurulur.

Madde 24.- 1512 sayılı Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bir noterlik işleminde imza atılmış veya imza yerine geçen el işareti yapılmış olmasına rağmen, ilgilisi ister veya adına işlem yapılan ve imza atabilen görme özürlüler hariç olmak üzere noter, işlemin niteliği, imzayı atan veya el işaretini yapan şahsın durumu ve kimliği bakımından gerekli görürse, yukarıdaki fıkradaki usûl dairesinde ilgili, tanık, tercüman veya bilirkişinin parmağı da bastırılır. Mühür kullanılması hâlinde parmağın da bastırılması zorunludur.”

Söz konusu hükmün değişiklikten önceki hali sağır, dilsiz ya da görme özürlü kişilerin noterdeki işlemlerinin iki tanık huzurunda yapılmasını zorunlu kılmaktaydı. 5378 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile bu zorunluluk kaldırılmış ve işlemlerin tanık huzurunda yapılması, özürlü kişinin isteğine bırakılmıştır. Böylece, özürlü bireyin fikrini alan ve yasal haklarını kendi istek ve taleplerine göre kullanmalarını sağlamaya çalışan bir yapı öngörülmüştür.

13.02.2011 tarihli ve 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile görme engellileri doğrudan ilgilendiren ve görme engellinin imzasının geçerli kabul edilmesi için şahit bulundurma durumunun görme engellinin isteğine bağlı hale getirildiği imza hususuyla ilgili kanunun 213. Maddesi şu şekilde düzenlenmiştir:

MADDE 213- 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 15 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir."Görme engellilerin talepleri halinde imzalarında şahit aranır. Aksi takdirde görme engellilerin imzalarını el yazısı ile atmaları yeterlidir."
5. Özürlü Bireylerin Oy Kullanmaları Sırasında Yapılan Düzenlemeler
572 sayılı KHK'nın aşağıdaki maddeleri bu konu hakkındaki düzenlemeleri içerir:

Madde 25- 24/2/1972 tarihli ve 1543 sayılı Genel Nüfus Yazımı Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Ek Madde 1- Yazım kurulları, özürlülerin, özürlülük durumlarını belirtmek suretiyle yazımını sağlayacak tedbirleri alırlar. Herkes, kendisinin veya aile fertlerinin özürlülüğü ile ilgili bilgileri gerçek şekilde yazdırmaya, gerekirse sağlık kurulu raporunu göstermeye mecburdur. Bu maddede belirtilen özürlülük durumlarının tanımlanması için Sağlık Bakanlığı ile işbirliği yapılır.”

26.04.1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanununun 36. maddesine göre seçmen kütüğü yazımı sırasında, seçmenin oyunu kullanmasını engelleyecek bir özürlülüğü varsa, forma kaydedileceği ifade edilmiştir.

Sandıkların konulacağı yerlerin belirlenmesinde seçmenin oyunu kolaylıkla, serbestçe ve gizli şekilde verebilmesi gözetilmesi ve özürlü seçmenlerin oylarını rahatlıkla kullanabilmeleri için gerekli tedbirlerin alınması gerektiği aynı Kanununun 74’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Gebeler, hastalar ve özürlülerin sıra ile bekletilmeden oylarını vermeleri ve yaşlılar ile özürlülere yardım edenlerin de öncelikle oy kullanmalarına izin verilmesi Madde 90’da belirtilmiştir.

Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un “Birleşik Oy Pusulasının Atılması ve İşaretleme” başlıklı 93. Maddesine göre refakatçi eşliğinde oy kullanma prosedürü ise şu şekilde düzenlenmiştir:

Madde 93 - Kapalı oy verme yerinde birleşik oy pusulasını katlayıp yapıştırdıktan sonra, seçmen burasını terk eder ve birleşik oy pusulasını sandığa bizzat atar. Körler, felçliler veya bu gibi bedeni sakatlıkları açıkça belli olanlar, bu seçim çevresi seçmeni olan akrabalarından birinin, akrabası yoksa diğer herhangi bir seçmenin yardımı ile oylarını kullanabilirler. Bir seçmen birden fazla malule refakat edemez. Kurul başkanı, oyunu kullanan seçmene kimlik kartını verirken seçmen listesindeki adı karşısına imzasını attırır. İmza atamayanların sol elinin başparmağının izinin alınmasıyla yetinilir. Bu parmağı olmayan seçmenin hangi parmağını bastığı yazılır.
6. Belediyeler Bünyesinde Gerçekleştirilen Hizmetlere İlişkin Yasal Bir Dayanak Mevcut Mudur?
Özürlülere yönelik olarak Belediyeler bünyesinde gerçekleştirilen çeşitli hizmetler; yardıma muhtaç olan özürlülerin barınması için bakım ve rehabilitasyon merkezleri açmak; danışma ve rehberlik merkezleri açmak; ücretsiz muayene ve ilaç yardımı yapmak; ayni ve nakdi yardımlarda bulunmak; belediye otobüslerinden ücretsiz veya indirimli yararlanmalarını sağlamak; özel kurslar düzenlemek; yarışmalar, şenlikler, geziler ve spor müsabakaları düzenlemektir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesinde hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırasının belediyenin mali durumu ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak belirleneceği, belediye hizmetlerinin sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Büyükşehir belediyelerine ise verilen görevler 5216 sayılı kanunun 7.maddesinde düzenlemiştir. Büyükşehir belediyelerinin sosyal nitelikli görevleri de maddenin (n) bendinde “Gerektiğinde sağlık, eğitim ve kültür hizmetleri için bina ve tesisler yapmak, kamu kurum ve kuruluşlarına ait bu hizmetlerle ilgili bina ve tesislerin her türlü bakımını, onarımını yapmak ve gerekli malzeme desteğini sağlamak”, (v) bendinde “Sağlık merkezleri, hastaneler, gezici sağlık üniteleri ile yetişkinler, yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik her türlü sosyal ve kültürel hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçla sosyal tesisler kurmak, meslek ve beceri kazandırma kursları açmak, işletmek veya işlettirmek, bu hizmetleri yürütürken üniversiteler, yüksek okullar, meslek liseleri, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmak” şeklinde yer almaktadır.

Büyükşehir belediyeleri için 5216 sayılı kanununa 01.07.2005 tarih ve 5378 sayılı kanunla eklenen “Ek madde 1” ile özürlülerle ilgili bilgilendirme, bilinçlendirme, yönlendirme, danışmanlık, sosyal ve mesleki rehabilitasyon hizmetleri vermek üzere özürlü hizmet birimleri oluşturulması, bu birimlerin faaliyetlerini özürlülere hizmet amacıyla kurulmuş vakıf, dernek ve bunların üst kuruluşlarıyla işbirliği halinde sürdürmeleri öngörülmüştür. Bu çerçevede “Büyükşehir Belediyeleri Özürlü Hizmet Birimleri Yönetmeliği” 16.08.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ayrıca 5378 sayılı Özürlüler Kanunu ile Büyükşehir belediyeleri ve belediyeler, şehir içinde kendilerine sunulan ya da denetimlerinde olan toplu taşıma hizmetlerinin özürlülerin erişilebilirliğine uygun olması için gereken tedbirleri 2012 yılına kadar almakla ve mevcut özel ve kamu toplu taşıma araçlarını özürlüler için erişilebilir durumuna getirmekle görevlendirilmiştir.